Thursday, January 30, 2014

PKK ve Hizmet

"PKK kime hizmet ediyor" sorusu, artik gecerliligini kaybetmis bir soru.

Oncelikle Kurtlere hizmet etmedigi kesin.

Orgut icindeki degisik fraksiyonlarin degisik ulkeler tarafindan degisik zamanlarda konjokture gore desteklendigi malum. Soguk savas doneminde Sovyetler ve uydulari (Bulgaristan ve Ermenistan), Yunanistan, sonra sirasiyla, Orta ve bati Avrupa ukeleri (Ingiltere, Almanya, Avusturya, Belcika vs), 90'lara girerken ve 90'lardan itibaren guney komsularimiz (Irak, Iran, Suriye), Irak'in isgaliyle birlikte Israil ve ABD'nin kucagina oturan "yedi kocali hurmuz" gibi bir orgut.



Bolgede gorev yapan asker/polis/memur vatandaslarca bilinen, Ergenekon davalari sonrasinda daha da netlesip kamoyunca kabul edilen bir baska iliski ise MIT ile PKK'nin derin iliskisi. PKK'yi kuran, liderini bulan, lider kadroyu olusturan, PKK'ye karsi Askeri operasyon ve APO'ya karsi suikastlari onceden haber veren, PKK'nin partilesmesi ile TBMM'ye katilmasina katkida bulunan, KCK sebekesi ile PKK'nin guneydoguda vergi toplama, yargi ve yurutme altyapisi kurarak paralel bir devlet haline gelmesini saglayan da Milli(!) Istihbarat Teskilati.

Tabi bu kadar paydasin PKK'yi Kurt dili ve halkinin ozgurlugu veya insan haklari icin destekledigine, butce yonetiminden az cok anlayan kimsenin inanmaz. Bunu Turkiye dusmanligi ile de izah edemezsiniz, zira hic bir ulke 100'lerce milyar dolar kumulatif masrafi olan bir isin icine tek ulke icin girmez. O zaman isin icinde cok daha buyuk bir hesap var, ve PKK bu buyuk hesabin icinde bir enstruman.



Birkac yil geriye gidelim; 2006 basinda, İsrail Disisleri Bakani, ülkesinin Türkiye’yle iliskileri icin “mükemmel” ifadesini kullaniyordu. Bundan 3 yil sonra ise 2009'daki yerel secimlerden 2 ay once Erdogan'in meshur Davos cikisi gundeme geldi. Erdogan, olaydan sonra "benim tepkim Israil'e degil, toplantiyi yoneten moderatoredir" dese de planlandigi gibi bu olay Turk ve Musluman kamoyu tarafindan "Israil'e posta koymak" olarak algilandi ve yerel secimler oncesi Erdogan'in elini guclendirdi. Akabinde gelisen “alcak koltuk hadisesi” ve Mavi Marmara olaylari ile Turkiye, Israil ile iliskilerini gorunurde durdurdu.


Bu olaylarin arasinda cok onemli bir terror saldirisi gerceklesti. PKK, Iskenderundaki Turk Donanmasi’na roket saldirisinda bulundu. PKK tarihi boyunca Turk Deniz Kuvvetlerine saldirida bulunmamisti. Sonra yapilan tahkikatte saldiriyi organize eden PKK tim sefi Kenan Yıldızbakan’in aslinda MOSSAD ajani oldugu ortaya cikti. (http://yenisafak.com.tr/yazarlar/AbdulkadirSelvi/pkkda-israilin-tim-sefi/30965 )

Davos ve Mavi Marmara hadiseleri, Turkiye’nin Ortadogu'da prestjinin tavan yapmasina yariyor gibi gozukse de, Suriye ve Misir fiyaskolari sonrasi hem bu prestij kayboldu hem de Türkiye Misir ve Suriye’de en fazla kaybeden taraf oldu.

Bu gelismelerin ise Israil'e hic bir zarari olmadi. Bati kamoyunda, Erdogan'in cikisi Turkiye’nin “ortadogu ulkesi” imajini pekistirirken, basbakanin tepkisi bati medyasi tarafindan gayet kaba bir davranis olarak yorumlandi, Her ne kadar uluslarasi sularda sehid edilen vatandaslarimizin yasadiklari uzucu gorulse de, gerek IHH’nin sicili, gerekse algida bati seciciligi neticesinde Mavi Marmara meslesinde Israil cok suclanmadi.
Israil, diplomatic kriza ragmen, Turkiye ile ticarette kazanmaya devam etti. Gorunurde Israil’e ambargo koyan Erdogan hukumeti sirasinda aralarinda Erdogan’in oglunun da bulundugu pek cok isadami Israil ile ticari iliskileri hizlandirdilar.

Ayrıca,Israil bu krizi firsat bilerek tarihi sorunlu komsularimiz olan Yunanistan, Romanya ve Güney Kıbrıs Rum yönetimiyle yakın ilişkilere girdi. Yunanistan ve Romanya ile askeri anlasmalar ve us kazanimi saglanirken, eskiden Filistin ile muttefik olan, hatta Filistin Kurtlusu Orgutune us gorevi goren Guney Kibris ile Israil, Dogu Akdeniz’de petrol aramaya başladı.

Erdogan hukumeti, Gazze’ye ikinci bir filonun gonderilecegi, bu filoda Erdogan’in olacagi, bu filoyu Turk Donanmasinin koruyacagi, Dogu Akdeniz’de Guney Kibris ile yapilan faaliyetlerin cezasini donanmanin verecegi gibi tehdit ve sozlerine ragmen hic bir harekette bulunmayinca Turkiye, Mavi Marmara ve sonrasinda hiçbir şey kazanamadigi gibi, tam tersine, devamli kaybetti ve bolgede sozu ciddiye alinmaz ulke konumuna dustu. Iskenderun saldirisiyla da Israil, Turk Donanmasina guclu bir mesaj verdi.


Bu olaylardan bir muddet once ise Turkiye Cumhuriyeti ile PKK, Norvec’in baskenti Oslo’da Ingilterenin himayesi ve garantorlugunde resmi gorusmeler basladi. Daha sonra sadece belli kisimlari basina sizdirilan bu gorusmelerde koskoca MIT baskani H. Fidan,masada oturdugu alt seviye PKK liderleri utanilacak bir sekilde karsisinda kendini ispatlama cabasinda, PKK’nin icini ferahlatan her tavizi verdi. Guneydogu’da dersanelerin ve Hizmet hareketinin faaliyetlerinin durdurulmasi da dahil bir suru soz verildi. Bu sozlerin karsiliginda da TC’yi avutmak icin, Ingiltere ve PKK, bolgede yeni bir Kurt federatif devletinin kurulmasi ve devletin Turkiye’ye bagli olmasini onerdiler.


AKP - MIT – Imrali gorusmeleri sonucunda, Marksist(!) ve Atesit (!) Abdullah Ocalan’in DTP uzerinden yayinladigi “Kurtler,ve Turkler, Islam kardesligi icinde bir birlikte yasamalilar” mesajina bu baglamda bakmak lazimdir.( http://dersimnews.com/manset/gundem/siyaset/ocalanin-mektubundan-islam-kardesligi-cikti.html )

Ayrica uluslarasi medyada pekce yer alan "Turkiye'nin Neo-Osmanli politikasi" yaygarasi da bu projeden kaynaklidir.
Yani, Turkiye’nin guneydogusu, Irak’in kuzeyi ve Kuzey Irak’tan Suriye icinde denize kadar uzanacak bir koridor ve Iran’dan dahil edilecek topraklar bu federatif yapinin temelini olusturacakti. Turkiye’ye “honey trap” olarak sunulan bu projenin aslinda ise Kuzey Irak’ta Israil ile muttefik, Iran ve Turkiye’deki belirli guc odaklarinca desteklenecek bir Kurt devleti kurmakti. .( Bkz: http://www.mynet.com/haber/guncel/yazicioglu-kuzey-irakta-musevi-kurt-devleti-isteniyor-329241-1 )

BBP taraflarindan gelen soylentilere gore Muhsin Yazicioglu, bu oyunu ogrendi ve bu oyunu bozacagini gerekirse bunun icin sokaga inecegini Cumhurbaskanina ve Basbakana iletti ve projenin Turkiye ayagina mesaj gecildi ( Bkz:  http://www.bbp.org.tr/muhsinyazicioglu/konusma_oku.php?id=49 )

Oslo gorusmelerinden 4 ay once Muhsin Yazicioglu Ingiltere’de Lordlar Kamarasinin misafiri olarak konusma yapti ve bazi temaslarda bulunmustu.( http://www.zaman.com.tr/dunya_yazicioglu-lordlar-kamarasinda-batinin-islama-yaklasimini-elestirdi_684192.html  ) Yazicioglu gorusmelerinde muhataplarina 1926 Ankara Antlaşmasından ve Musul Vilayet konseyinden bahsettigi soyleniyor.

1926 Ankara Anlasmasi ile Musul ve civarindaki İmadiye, Zaho, Duhuk, Akra, Sincar, Zibar, Kerkük, Revanduz, Köysancak, Raniye, Erbil ve Salahiye kentleri Musul vilayeti ismi altinda bagimsizlik kazaniyor, ve Musul vilayeti konseyinin, Musul’un nereye baglanacagina karar vereceginde karar aliniyordu. 2007 yilinda Musul Konseyi yoneticileri Turkiye’ye gelip, Turkiye Kabul ederse konsey karariyla Musul Vilayetini Turkiye’ye baglayacaklarini belirtmislerdi. ( Bkz: http://www.yeniaktuel.com.tr/dun103,122@2100.html )

Bu gelismelerden sonra Yazicioglu Irak’ta bulunan Türkmen ve Sünni Kürt grupların liderleriyle bir dizi görüşmeler ve anlasmalar yapti.( http://arsiv.takvim.com.tr/2008/10/13/gnb107.html ) Musul’daki asiretler ile anlasmalar yapan Yazicioglu’nun faaliyetleri bolgedeki Israil ve İngiliz istihbarat görevlilerini telaslandird. Bunun uzerine Ingiliz ve Israilli istihbaratcilar Yazicioglu ile gorusen Kurt ve Turkmen asiretlerden bazılarının çocuklarını kaçırıp, bölgede yapılacak çalışmalar için şantaj unsuru olarak kullandillar. Çocukları kaçırılan Kurt ve Turkmen kanaat onderleri Türkiye’ye gelerek merhum Muhsin Yazıcıoğlu’ndan yardım talebinde bulundular.( http://www.zaman.com.tr/politika_yazicioglu-icin-kuzey-iraktan-gelen-kurt-lider-bizim-derdimizi-dert-edinmisti_833150.html )

Tabi ki Oslo’da gorusulen bu planın uygulanması için Türkiye’deki Milli direnç noktalarının bertaraf edilmesi gerekiyordu.

Defalarca suikast girisiminde bulunduklari Yazıcıoğlu’nu saibeli bir helicopter kazasi sonucu sehid ettiler.

Kuzey Irak’taki Turkmen hareketine silahli egitim veren Yusuf Ziya Arpacik gibi isimler “Basbakanin Diyarbakir mitinginde kan dokecek” bahanesiyle tutuklandi.(http://www.sabah.com.tr/Gundem/2011/06/04/11-mhpli-tutuklandi)

Izlenen ayrılıkçı Kürt politikasına destek vermeyen Deniz Baykal kaset operasyonu ile siyaseten mevta haline getirildi.

MHP ise kaset operasyonları ile abluka altına alındı.

MIT’in himayesinde Suriye’de Selefi gruplar Suriye halkini bastirarak PKK ve PYD’ye alan actilar. 
Gectigimiz hafta Kuzey Suriye’de Kurt ozerk bolgesi kuruldu. Su aralar kendi paralarini basmakla mesguller.

Yine Oslo ve İmralı mutabakatına sıcak bakmayan Hizmet hareketinin buna refleksi, Emniyet Istihbarat uzerinden KCK operasyonları oldu ve neticesinde Oslo sureci’ne balta vuruldu.Hizmet hareketinin güneydoğudaki yurtlar, okuma odalari, dershane ve evleri ile KCK’nın belediyeler üzerinden yürüttüğü dershane modelini sekteye uğratması süreci yine engellemeye başladı.

Bu yüzden dershanelerin kapatılması kesin çözüm olarak görüldü.

Bugün APO’nun PKK, KCK, BDP, HDP sözcülerinin cemaat hakkında söylemleri ile AKP sözcülerinin açıklamalarının birebir aynı olmasının sebebi de budur.

Baykal ve MHP kasetlerini ortaya cikanlarin hala bulunamamasi. Aksine o kadar delil varken, Yazicioglu suikastinin hala aydinlatilmamis olmasi, bu olaylarda Erdogan hukumetinin sorumlulugunu gosteriyor.
Buyuk resme tekrar bakarsak soyle bir onerimde bulunabiliriz.
  1. MGK Milli Siyaset Belgesinden Yunanistan ve Kibris’in dusman ulkeler listesinden cikarilmasiyla (http://samanyoluhaber.com/gundem/Kirmizi-kitapta-dis-politika-ayari-/445668/  )Turk Deniz Kuvvetlerinin Ege ve Akdeniz’deki harcamalarina kesik geldi.
  2. Davos cikisi ile Mavi Marmara operasyonunun onu acildi
  3. Mavi Marmara olayi ile normal sartlarda gerceklesmeyecek Israil ile Guney Kibris’in ittifakinin onu acildi
  4. Iskenderun saldirisi ve Guney Kibris anlasmalari ile Israil, Dogu Akdeniz’in en guclu deniz gucu oldu (Hava Kuvvetlerine bagli F4 ucaginin Akdeniz uzerinde vurulmasi ve devletimizin suriye’yi sucladigi halde hicbir karsilik vermemesine bir de bu acidan bakabiliriz)
  5. Dogu Akdeniz’i tamamen domine eden Israil’e, yine topraklari Iran’dan Akdeniz’e kadar uzanan Kurdistan isimli bir Israil muttefiki devletcik kurulmasi icin dugmeye basildi.
  6. Kurdistan devletciginin Suriye kismi kuruldu, Irak kismi hazir, sirada Turkiye kismi var. Projenin Turkiye kismini da yuruten KCK orgutlenmesi!
Buraya nokta koyalim. KCK, PKK’nin sehir orgutlenmesi. Artik, KCK operasyonlarinin cogunun MIT tarafindan bilindigi ama MIT’in KCK ile olan karmasik iliskisinden dolayi gerekli onlem alinamadigi ve hatta bu eylemlere goz yumuldugu soyleniyor. KCK – MIT iliskisinin ornekleri:
  1. Diyarbakır'da sırtında bomba yüklü olarak emniyete girmeye çalışırken yakalanan PKK'lının MİT elemanı çıkması.
  2. İstanbul'da belediye otobüsüne molotofkokteyli atıp yakalanan KCK üyesinin MİT elemanı çıkması. Molotoflama eylemlerinden birinde Serap Eser isimli genç bir kız hayatını kaybetmişti.
  3. Van'da PKK kırsalı için eleman toplayıp dağa gönderen ve 20 kişinin örgüte katılmasını sağlayan KCK'lının MİT elemanı çıkması.
  4. İstanbul'da Emniyet Amiri Semih Balaban'ın şehit düştüğü Devrimci Karargâh operasyonunda ölü ele geçirilen Orhan Yılmazkaya'nın Kandil'e geçişini sağlayan kişinin MİT'le bağlantısı.
  5. Mersin'de onlarca eylemin tertipleyicisi olan ve pek çok terör eylemine karışan KCK sorumlusunun MİT elemanı çıkması.
  6. MİT'in Öcalan-Kandil arası haber (talimat) taşıması sonrasında yapılan eylemlerde şehit olan onlarca asker ve polisimiz...(http://www.bugun.com.tr/basbakan-ve-mitin-gunah-galerisi-yazisi-933843  )

Yani projenin Turkiye ayagini yoneten MIT, MIT’in basinda Besir Atalay’in tavsiyesiyle atanan, Iran’ci kimligi ile bilinen Hakan Fidan var. Hakan Fidan, KCK operasyonlari ve Muhsin Yazicioglu suikastindan beri ozel bir yasa ile korunuyor.(http://www.haberturk.com/polemik/haber/715018-hakan-fidan-teklifi-en-gec-carsamba-gunu-yasalasir )

Yani bu isin sorumluluk zinciri MIT > Hakan Fidan > Basbakan’a kadar gidiyor.

Yukarida yazdiklarimiza, MIT’in verdigi yanlis istihbarat ile katledilen Uludere’deki sivillerin trajedisini de ekleyelim. 37 sivil Kurt MIT istihbarati ile sucsuz yere katledilmis, bolgedeki Kurt kardeslerimiz ile devlet arasindaki baga bir darbe daha vurulmustu.

Simdi yukaridaki buyuk resim, projenin Turkiye ayagi, isin icindeki MIT, PKK ve Hukumet’in rolu cercevesinde baktigimizda daha net bir sonuca ulasabiliyoruz.

Yani buyuk proje onundeki butun engeller bertaraf oldu, artik sirada, projenin onunde tek engel olan Hizmet hareketi var.


Wednesday, January 15, 2014

Nasir ve Erdogan


Nasir ve Erdogan..

Ortadoguyu sekillendiren ve yoneten Selahaddin Eyyubi, Tolunoglullari, Memlukluler, Selcuklular ve Osmanlilar’in anavatani olan Misir ve Turkiye’den cikan 20. Ve 21. Yuzyilin en etkin iki lideri.

Ikisi de uzun boylu ve karizmatik, ikisi de dindar, ikisi de “halk cocugu”…

Nasir, ulkesindeki Musluman gruplari, sosyalistler, hristiyanlar velhasil halkin cogunlugunun destegiyle, ABD’nin de rizasiyla iktidara geldi
Erdogan da ulkesindeki dini gruplari, sosyalistleri, liberalleri, milliyetcileri velhasil halkin cogunlugunu arkasina alip, ABD’nin rizasiyla iktidara geldi.(Erdogan, Basbakan secilmeden once AKP Gelen Baskani sifatiyla ABD baskani George Bush ile gorusebilen ender sahislardandir)

Nasir, Asvan barajinin insaasi, Suveys kanalinin millilestirilmesi, "herkese is ama daha az maas" gibi kalkinma insiyatifleriyle Misir'in ekonomik imajini duzeltti.
Erdogan da cift otobanlar, TOKI sehirlesme projesi, Liman ve Kopru ihaleleri ve Arap sermayesinin ulkede toplanmasi ile ekonomiyi canlandirdi. Turkiye'nin ekonomik imajini duzeltti.

Nasir “Toprak reform” ile somurge yillarinda Misir ic pazarinin sahibi olan feodel gucleri zayiflatip kendine biat eden yeni bir Misir burjuvazisi yaratti. Bu yeni burjuvazi devletin actigi yeni olanaklardan, özellikle toptan ticaret, insaat ve büyük bayindirlik projelerini alarak sonuna kadar faydalandi.
Erdogan, kanuni ve burokratik manevralarla Koc, Karamehmet ve Dogan grubu gibi Eski Turkiye'nin pazar sahiplerinin etkisini zayiflatti. Dogan ve Karamehmet grubunun elindeki medyayi TMSF araciligiyla devlete bagladi. Medya, insaat, yol, bayindirlik, toplu arac alimi ihalelerini kendine bagli yesil bujuvaziye dagitti, boylelikle kendine amade sermaye gruplarinin türeyip gelismesini sagladi.

Nasir, Suveys krizi gibi basarili dis politika hamleleriyle ulkesinin dis politik arenadaki imajini yukselterek ic poltikada elini guclendirdi.
Erdogan, Davos cikisi, BM Guvenlik Kurulu Gecici Uyeligi gibi dis politika hamleleriyle ulkesinin imajini disarida yukseltip iceride kendine manevra alani kazandi.

Nasir, iktidara gelirken destegini aldigi ABD ve kalkinma projelerinde yardimini gordugu Sovyet Rusya'ya ayni anda yanasip denge politikasi izledi.
Erdogan, iktidara gelirken destegini aldigi ABD ve en buyuk dis ticaret ortagi haline getirdigi Rusya'ya ayni anda yanasip denge politikasi izledi.

Nasir, soguk savas yillarinin iki kutuplu dunyasinda, Misir’i  Baglantisizlar Hareketi'ne uye yapip populist ve opportunist bir dis politika izledi
Erdogan, Turkiye’nin NATO kurucu uyesi, AB adayi oldugu halde; Turkiye’yi Cin ve Rusya’nin kurdugu bagimsiz Shanghai grubu’na dahil etme sinyali ile populist ve opportunist bir dis politika izledi.

Nasir doneminde eski devlet mekanizmasina dokunulmadi, bürokraside yapilan birkac düzenlemenin disinda bürokratik yapi oldugu gibi kaldi.
Erdogan doneminde eski devlet mekanizmasina dokunulmadi, Ergenekon ve Balyoz davalarinda buzdaginin gorunen kismi tasfiye edilirken, yapilan birkac düzenlemenin disinda 12 Eylul Anayasasi ve vesayetci bürokratik yapiya hic dokunulmadi.

20 yillik iktidari döneminde Nasir, Misir’in ic ve dis siyasetini oligarsik yetkilerle belirledi.
Erdogan, 10 yili askin iktidari sonunda Turkiye'nin ic ve dis siyasetini danismanlariyla olusturdugu dar bir oligarsik grupla belirlemeye basladi.

1969 yilinda Misir Yargiclar Kulübü’nden cikan yönetime yönelik elestirilerin üzerine Nasir rejimi tarafindan yüzlerce yüksek mahkeme üyesi hakim görevlerinden alinmis ve bosalan yerlere Nasir’a bagli kadrolar yerlestirilmistir. Erdogan, Yargida yaptigi degisikliklerle hirsizlik, ihale yolsuzlugu cezalarinda indirim yapti, sporda sike yapanlara verilen cezalari gecersiz hale getirdi. 3 bakanin karistigi yolsuzluk skandalini ortaya cikan emniyet ve yargi gorevlilerini gorevden aldi, atadigi kadrolar ise siradaki yolsuzluk sorusturmalarinin ustunu orttu. Secim ile gelen HSYK'yi ortadan kaldirmak, butun yetkilerini iktidarin Adalet bakanina vermek ve yargi bagimsizligini ortadan kaldirmak uzere.

Nasir, kurdugu istihbarat teskilati araciligiyla tüm muhaliflerini ortadan kaldirdi
Erdogan, yeniden yapilandirmaya calistigi istihbarat teskilati araciligiyla tüm muhaliflerini ortadan kaldirmaya calisiyor.

Nasir, 1956 yilinda kendisine sahte bir suikast düzenletmis ve bu suikastten Müslüman Kardesler Örgütü’nü sorumlu tutarak Müslüman halk üzerinde yogun baski kurmustur
Erdogan ise, MIT krizi, Genel merkezdeki bocekler gibi sansasyonel operasyonlari, GEZI olaylari ve hukumetinin bulastigi yolsuzluklarin uzerine giden Emniyet Teskilati uzerinden Hizmet hareketine komplo teorileriyle iftirada bulunmus, iftiralarin icine Israil ve ABD gibi dis faktorleri de ekleyerek Hizmet hareketine gonul bagi olan milyonlarca insanin uzerinde baski kurmustur.


Nasir, en güclü muhalefet odagi olan Müslüman Kardesler'i bu grubun lideri Seyyid Kutup'u idam ederek sindirdi
Erdogan, 

  • dindar gruplari ve sagdaki potansiyel lider adaylarinin bazilarini kendine biat ettirerek(Bkz. N. Kurtulmus, S. Soylu) sindirdi. 
  • Erdogan doneminde porno kaset dosyalariyla MHP’nin ici bosaltildi, 
  • uzerinde hicbir leke olmayan en buyuk politik lider ise bir helicopter kazasiyla ortadan kaldirdi (M.Yazicioglu).
  • Kendine biat etmeyen en guclu sivil grup olan Hizmet hareketinin liderini idam ettirmek icin ulkeye cagirdi, bunda basarili olamayinca da medya gruplari uzerinden karakter suikasti baslatti. (Karakter suikasti, sionist metodlarinin en meshurudur)


Nasir, halkin gozunu boyama maksatli Arap Birligi utopyasi ile Suriye ve Misir'i birlestirmeye calisti, proje 3 yil sonra yikildi.
Erdogan, “komsularla sifir sorun politikasi” ile Suriye ve Irak ile vizesiz gecis ve ortak hukumet toplantilari baslatti, fakat iki sene sonra Turkiye’yi bu iki ulkeyle dusman haline getirdi.


Arap aleminin kurtaricisi gozuyle bakilan Nasir, Arap ulkelerinin destegiyle zamansiz bir sekilde 2 defa Israil'e savas acti, ikisinde basarisiz yonetimi sonucu Arap ordulari tarihlerinin en buyuk yenilgilerini tattilar. Israil topraklarini kat kat artirdi.
AKP danisman kadrosu PR ekibi ile cevrelere Halife ve Kudus'un kurtaricisi olarak lanse edilen Erdogan'in Filistin, Suriye, Irak ve Misir'daki butun politikalari cuvalladi. Turkiye “is yapmayan ama laf yapan” bir ulke duruma getirildi, boylelikle Islam dunyasinin liderligine namzet Turkiye Islam dunyasi, AB, ABD, Rusya ve Ortadogu devletleri nezdindeki butun karizmasini kaybetti.


Nasir Islam topraklarini Israil'e kaptirdiktan sonra milyonlarin gozu onunde aglayarak istifa etti.
Erdogan, bakanlari, oglu ve yakinlarinin karistigi yolsuzluk skandallari, Uludere katliami, Turkiye'nin karizmasini defalarca cizdirmesine ragmen hala gorevde. 

O, su anda yolsuzluklari sorusturan savcilari ve emniyet gorevlilerinin yetkilerini ellerinden almayla, Turk Hukuk Sistemi'ni muz cumhuriyetlerinin standardlarinin da gerisine dusurecek yasa degisikliklerini meclisten gecirmekle mesgul.


Ortadoguya sekil veren ve Islam alemini yoneten iki ulkenin halkinin uyutulmasi, bu iki guclu devletin altinin oyulmasi, dinamik, kalabalik ve genc nufusa sahip bu iki ulkenin ahlaken yozlasmasi en cok bu iki lider zamaninda gerceklesti.


20. yuzyilda kahraman olarak gorulen Nasir, bugunun siyasi akli ve politik kritiginden bakildiginda, Misir’a yerlestirilmis basarili bir proje adami olarak goruluyor. Zira, Misir halki ve Islam alemi, tarihlerindeki en buyuk kazigi cok guvendikleri, cok sevdikleri, kendilerinden gordukleri bu lider zamaninda yediler.


21. yuzyila baktigimizda ise,

Erdogan, guclenen orta-asya Turki cumhuriyetleri, zengin korfez ulkeleri ve Arap bahari sonrasi lidersiz kalan ortadogu ulkelerini bir araya getirip guclu bir kuresel lider olma pozisyonundaki Turkiye’yi

  • proje ve soylemlerle bolen (Bkz. KCK, PKK ve toplumdaki kamplasmalar), 
  • Arap sermayesi ile Turkiye ekonomisini canlandirirken ithalat artisi ve kredi karti kullaniminin zirveye cikarip ulkenin cari aciginin Turkiye icin ekonomik bir zaman bombasi haline getirdigi,  
  • hizmet erlerinin calismalariyla Turkiye’nin yurtdisinda kazandigi  sayginlik ve itibari gereksiz retorik ve soylemlerle kaybettiren, 
  • populist projelerle Turkiye ve Islam alemini oyalarken (Bkz. R4bia sloganlari, One Minute, Mavi Marmara) Misir, Irak, Suriye ve Filistin’in Muslumanlara tarihi hezimetler tattiran 

bir proje adami olabilir mi?

Sunday, January 12, 2014

Ariel Sharon öldü mü


ariel sharon öldü mü 
r.t. erdogan kaldı mı 

**

felek öcün aldı mı 
imdi yürek yırtılır