Wednesday, December 2, 2015

Can Dundar, Hasan Karakaya ve Taies Farzan

90'li yillarin basinda, yani Ozal'in tarikat, cemaat ve Islamci gruplarin faaliyetlerini kisitlayan 163. maddeyi kaldirtmasindan sonra RP ve Islamci gruplarin teskilatlanmasinin ivme kazandigi yillarda, Islamci abilerin okudugu 4 gazete vardi; Iste bunlardan ilki Erbakan'a gonul vermis particilerin gazetesi Milli Gazete, ikincisi ise yazar kadrosundaki ideolojik genislik ve cesitlilik ile geleneksel haci amcalari cok ikna edememis, kendini biraz daha entellektuel hisseden, genelde Imam Hatip ogretmenleri cevresinde okunan bugunku AKPli lider kadrosuyla ayni dusunce cizgizindekilerin okudugu Yeni safak, ucuncusu Iran rejiminin Turk "Pravda"si Selam gazetesi, son gazete ise kah RP, kah Iranci, kah da Yeni Safak okurlarinin da okudugu Vakit gazetesiydi.
Yayin politikasi olarak RP'yi desteklese de Vakit, Milli Gazete'nin girmedigi hassas konulara giriyor,  Yeni Safak'in o zamanlar tenezzul etmedigi alt seviyelere kolayca inip belden asagi vurabiliyor, ayrica Turk basininda Iran ile olumlu haber yapan tek gazete olarak Selam gazetesiyle yarisabiliyordu.

Zamanla degisik evrelerden gecen gazete (cogu ayarli olan bu olaylar icin detaylara girmeyecegiz) zamanla gercek kimligini yansitan ismine kavustu (Mahkeme, kapatma, isim haklari vs). Bozkurtlarin, kiratlarin, ari gibi sembollerin kullanildigi Turk politikasi artik bir 'ak-it'e kavusmustu. Sakasi bir yana, Akit gazetesinin onundeki beyaz bekci kopeginin ismi de "Ak it" idi.

Ak-it'in sahibi Karahasanoğlu ailesinin cetevari gecmisi, tecavuz ve teror saldirisindan hukum giymis Huseyin Uzmez ve hangi istihbarat servisine calistigi anlasilamayan Abdurrahman Dilipak bir yana mansetlerini atan Hasan Karakaya cok ilginc bir sahis.

Turkce konusurken murekkep yalamis ilim-irfan erbabinda gorulen Istanbul lehcesinden gayet uzak bir aksan ile konusan Karakaya, "Islamci" gazetedeki yazilarinda da "karinisi satan, O.. cocugu, p..venk, k..ltak, k..pek oglu k.pek" deyimlerle suslemesi, ayrica hemen hemen her kesimden sembol isimlere yonelttigi iftiralari ile Ak-It guruhunun en cok ses cikarani. Bir nevi "Islamci" Yilmaz Ozdil diyebiliriz.

Karakaya ayrica 17 Aralik ile baslayan surecte Hizmet hareketine yapilan pekcok algi operasyonunu kosesinde kurguladigi iftiralar ile baslatan bir sahis.

M. Kutlular'in evladi'nin uyusturucuya kurban gitmesini, Hablemitoglu suikastini, PKK, BBP, MHP ve CHP yonetimini, hatta hukumet yanlisi Vahdet gazeteni "paralel o.. cocuklari"'na baglayan Karakaya, asiri hizdan trafik radarina yakalandiktan sonra "plaka okuyan radar degil paraleli taniyan radar lazim" diyebilecek kadar misyonuna bagli bir eleman.

Kendisinin Fethullah Gulen ile cekilmis agzi kulaklarinda fotograflarini yok edemese de her tasin altina cemaati, her gunahi F. Gulen'e yuklemesindeki performansiyla, alel acele ustu ortulen Ergenekon operasyonunun aslinda neleri gizlediginin ipucunu veriyor. Yuksek ogretim, yargi, is dunyasi, askeriye, emniyet ve medya'da yuzlerce sahte-bayrak elemani olan Ergenekon'un milliyetci, solcu ve ulusalci ekiplerinden bazilari desifre olmus, sadece Islamci ekipleri gizli kalmisti.

Yani bir zamanlar havuz gazetelerinde manset manset basilan Ergenekon semasi, karar alma, operasyon, yargi ve medya vs kanallarindaki ulusalci isimlerin bir de Islamci karsiliklari vardi gizlenen. Iste bu baglamda "Islamci" Yilmaz Ozdil'i ne anlamda kullandigimi aciklamak istiyorum. Yilmaz Ozdil, aslinda bir profilin Ulusalci karsiligi, ayni profilin Islamci karsiligi ise Hasan Karakaya.

Haziran ayindaki yazisinda Can Dundar icin "karisini satan" ifadesini kullanan Hasan Karakaya dun aksam TV ekranlarinda Can Dundar'in ozel hayatiyla ilgili mahalle karilarinin konusacagi detaylari paylasip siyonistlerin en meshur metodu olan karakter katli ile gorevini yerine getirirken aklima geldi. Kahvehane ortamini andiran TV programinda hem Can Dundar'a hem de ailesine hem de paralel yapiya "geciren" Havuz medyasinin guya "mucah-itlik" yapan Hasan Karakaya gibi tiplere kilitlenmis, analitik dusunceden mahrum, komplo teorilerine inanmayi cok seven saf muslumanlara sormak isterim; Can Dundar'in "su samuru" isimli teknede opusurken fotografi servis edilen bayan kim, biliyorlar mi? Ismi Taies Farzan.
Peki nereli bu Taies hanim?

Hani RTE'nin "ikinci vatanim" dedigi ulke var ya..

Anladiniz siz onu.


Wednesday, September 9, 2015

Sürecin bize öğrettikleri

Turk milleti ve Islam alemi, belki de tarihinin en sancili gunlerini yasiyor. Dunyanin dort bir yaninda terorist ve isgalci gruplar Cengiz ve Hassan Sabah’i aratmiyor. Islamci muteaahhitler ve reisleri, korfez seyhleri ve avaneleri Lut kavmini , Babil’i, Sodome ve Gomore’yi andiran asklar pesinde kosuyor. Dusman dort bir yani sarmis ilerliyor, idareciler Haclilarin Ispanyayi isgalini luks saraylarindan izleyen Endulus sultanlari gibi sarhos ve arsa, ihale vb baska sevdalarin pesinde.

Gocmenlerin sisme botunu patlatan Yunan askerleri, polisten kacan gocmenlere celme takan bayan kameraman batinin insanligi kaybettiginin tekrar tekrar bize hatirlatiyor da kendi alemimiz nelerini kaybetmedi ki.

Bu aci surecten cok sey ogrendik, daha kim bilir neler ogrenecegiz. Kendi adima ogrendiklerimin bazilarini listeliyorum:

  • Yamyamlarin Afrika veya Pasifik adalarinda degil, bizzat kendi ulkemizde yasadiklarini, memleketimize siginan gocmenlerin ic organlarini, etlerini, tenlerini, hayatlarini nasil yediklerini gormus ogrenmis olduk.|
  • Soguk savas gunlerinde polisten MIT'ten gizli Islami kitap yazan, dergi basan, muslumanlar arasinda efsane olmus eserleri ve isimleri cok buyuk sair ve yazar tayfasinin cile ile gecen onca yillik dava, emek ve eseri uc bes kurus ugruna cope atabileceklerini ogrenmis olduk.
  • 80 yil boyunca omrunu ilim irfana adamis, gunahtan elini etegini cekmek icin kendini kumbetlere kapamis alimlerin 3-5 milyona kardeslerini satabilecegini ogrenmis olduk.
  • Omur boyu helal-haram kaygisiyla ETI biskuvi bile yememis, camide en on saftan ayrilmamis, evine televizyon sokmamis “Cuma ruzgari” alkolsuz esans kokulu haci amcalarin koskoca bir camia mensuplarini kafirlikle suclayabilecek kadar kaybolabileceklerini ogrenmis olduk.
  • Bir zamanlar buyuk yokluklar ve imkansizliklar icinde “..Sevdalar aldi beni, bildim ben sahibimi..” veya “..sehid tahtinda Rabb’e gulumser..” gibi ezgileri yazan, besteleyen, okuyan, kaydeden o zamanin fedakar mucahid Islamci sair muzisyen agbilerinin gun gelip oturduklari soguk odalar isinip, sirtlarina ithal kumas ceket verildiginde, tenlerine ikinci veya ucunce karilarinin teni dokununca, kiclari deri koltuklu luks jiplere kavusunca yeni sahiplerine yaranmak icin, o saheserleri yaptiklari fakir zamanlarinda onlarin kasetlerini satin alip onlarin o zamanki davalarina sponsor olan cemaat abileri ve ablalarini “israil ajani” ilan edebilecek kadar asagilasacaklarini ogrenmis olduk. Yani bir dansoz Asena veya kusum Aydin gibi tiplerin aslinda O.Karaoglu, U. Isilak, E.Z.Terzi vb yesil popculardan kat ve kat delikanli, karakterli ve serefli olduklarini ogrenmis olduk.
  • Helal, haram konusunda ansiklopedik bilgiye haiz olan, hadis lugatlarini hafzetmis musluman kardeslerin hic dusunmeden Hizmet'teki abi ve ablalarin, dagda tasta okul acip fakir okutan samimi ve cefakar Anadolu insaninin, namuslari, niyetleri, ibadetleri hakkinda uydurulan yalanlara nasil da kanabildiklerini, hatta nasil da bu yalanlara ekleyebildiklerini, yalanlari baskalarina sanki kendileri gormus gibi teblig ettiklerini gorup kitap okuyup da nasil cahil kalinabiliyormus ogrenmis olduk,
  • Cocuklari universite kazanamayinca, veya kazanip barinacak yer bulamayinca, veya okulu bitirp is bulamadiginda, veya bir sekilde kotu insanlarla kotu bir yola dustuklerinde solugu abiler'de, ablalar'da, ve evlerde alan, nesilleri telef olmasin, yersiz, issiz kalmasin, kaybolmasin diye dersane, muesseselerde bir is veya manevi ilgi isteyen tiplerin menfaatleri icin nasil da bu iyilikleri unutabildiklerini gormus ve nankorluk nedir tekrar ogrenmis olduk,
  • Tarihi yuzlerce politik ve ideolojik grupun mucadelesi ile dolu olan Turkiye Cumhuriyeti’nin en omurgasiz, ucuz, kufurbaz, kaba, nobran, vicdansiz, menfaatperest, kaypak, kendiyle celisen, haysiyet yoksunu ve serefsiz ideolojik grubunun Turkiye’nin Islamcilari oldugunu ogrenmis olduk.
  • Insani ideolojisi, dini veya egilimi ile degil, Allah’in da bize emrettigi gibi karakteri ile, dogrulugu ile ve insanligi ile degerlendirmemiz gerektigini ogrenmis olduk.
  • Yanibasimizda Alevi, Ermeni, Solcu, Kurt kardeslerimiz varmis, kardeslerimizi bize unutturanlari ve kardeslerimizi yeniden ogrenmis olduk.
  • Aziz Nesin’in bazi konularda hakli oldugunu ogrenmis olduk.
  • "..Insan aldandi.." ne kadar kolaymis ogrenmis olduk.
  • Hocaefendi’nin en basindan beri ne kadar hakli oldugunu ogrenmis olduk.
  • Siyaset’in seytan isi oldugunu, Ustad’in ne kadar hakli oldugunu ogrenmis olduk.
  • "hak ettiginiz gibi yonetilirsiniz" tefsirli ayetin ne kadar hakli oldugunu tekrar tekrar anlamis ve ogrenmis olduk

Sunday, May 10, 2015

Annan ben David oğullarından birisi bir gün..

Ismini belki de buyuk yahudi felsefecisi Tzemach Duran'dan(1) alan Duran Kalkan, atalarinin yasakli oldugu icin vaktinde alamadigi "Davudoglu" soyadini bu yasak kalktigi anda mahkeme karari ile tekrar aliyor.(2)
Ilk esi Meymoune'den  (Ibn Meymun'un takipcisi.. Musa ibn Meymun, buyuk yahudi felsefecisi -3) oglu Ahmet dunyaya geliyor. Ahmet 4 yasindayken Meymune vefat ediyor.

Duran vakit gecirmeden Sephora (yahudi tarihinde Musa'nin esi, Israil'de cok populer bir isim, manasi "guzel' -4) ile evleniyor. Ahmet Sephora'yi oz annesi gibi seviyor.

Baba Kalkan, bir gun aldigi bir ilham neticesinde Istanbul'da muhafazakarlik veya Islamcilik denince akla ilk gelen semtlerden, Fatih semtine gocuyor.

Babasinin babasi kimdir, nedir bilinmez, bu konuda pek bir bilgi yok. Ama "Davutoglu" soyadini alamadiklarinda sectikleri Kalkan soyadi ilginc. Zira, Israil bayragindaki "Davut'un yilzidi" yahudiler arasinda "Davut'un Kalkani" olarak biliniyor (5).  Yani "Davutoglu" olunamiyorsa "Davut Kalkani" olunuyor.
Ahmet'in lise ve universite yillari Turkiye'de sag-sol kavgasinin siddetli yasandigi 1970'lerde geciyor. O yillarda hemen hemen herkesin bir politik tandansi, rabitasi oldugu halde Ahmet apolitik bir kimlige sahip kaliyor.

Ailesinin dindar oldugunu soyleyen Ahmet, ortaokul ve Lise yillarinda Marks ve Stalin'in eserlerini okusa da, üzerine notlar aldığı Stalin’in “Diyalektik ve Tarihsel Materyalizm” kitabını yıllarca muhafaza etse de, ne Sol örgütlere, ne de İslami çizgideki oluşumlara giriyor. Hatta butun ogrenci etkinlikleri, toplantilar ve konserlerden uzak duruyor.(6)

Ahmet universite ve lise yillarinda kimseye bulasmiyor, Sabetayist Prof. Dr. Şerif Mardin himayesinde tezini tamamliyor (6). Prof. Dr. Şerif Mardin, ABD'deki Atlantic Records'un sahibi Arif Mardin'in kuzeni. Arif Mardin'in diger ortagi Ahmet Ertegun'un ise bir Macar yahudisi ile evli ilginc bir kisilik. Hatta Ahmet Ertegun'in babasi Munir Ertegun de cok onemli bir sahsiyet. O kadar onemli ki, vefatindan iki sene sonra, ABD hukumeti, Ertegun'un cenazesini Türkiye’ye Amerikan deniz zirhlisi Missouri ile gonderiyor.
Ahmet Ertegun'den Ahmet Davutoglu'na donuyoruz. Aile cevresinin tavsiyesiyle, Ahmet,  ailesi aslen Afyon'lu olan Sarah (Ibrahim'in esi, yahudi kokenli isim, manasi "prenses") ile evleniyor. Kapali devre evlilik yapiyor bir nevi. A. Necdet Sezer ve Rahsan Ecevit'in de Afyon'lu olduklarini,  bolgenin malum kokenli vatandaslar konusunda gayet bereketli oldugunu ekleyelim.

Bu evlilikten 3 kizlari oluyor; Sephora, Meymune ve Hacer Bike . Hacer'in, Ibrahim'in esi Sara'nin cariyesi oldugunu cogumuz biliriz amma Bike isminin de Kirim Karay ismi olmasina ragmen dunyanin baska yerlerinde de kullanilan bir musevi ismi olmasi gayet ilginc (7).

Universite sonunda hamileri sayesinde tezi basilan ve bir nevi akademik sayginliga kavusan Davutoglu, ABD ve Malezya'dan davet edilmesine ragmen, babasi Duran Kalkan'in dindar/muhafazakar Fatih semtine goctugu gibi, akademik ilerleme pesinde kosacak herkesin dogal olarak sececegi ABD yerine seriat ile yonetilen dogu ulkesi Malezya'ya gidiyor.

Dördüncü bitirdigi "Yön bulma" yarismasinda ozel olarak onore edilen Hacer Bike Davutoglu
Malezya'da kaldigi 4 yil sonrasi Turkiye'ye donen Davutoglu, akademisyen olarak kariyerine devam ediyor. Hatta bir ara Yeni Safak gazetesi ve Aksiyon dergisinde yazilar yaziyor. Turkiye'nin cok sert kirilmalar gecirdigi 90li yillarda, Islami camianin iki onemli yayin organi Aksiyon ve (eski)Yeni Safak'ta yazmasina ragmen Ahmet yine siyasi renk vermiyor.

28 Subat'in en sicak yillarinda, BCG'nin dindar butun burokrat ve akademisyenleri universitelerden ve devlet dailelerinden dikkatle ayikladigi yillarda Ahmet, Genelkurmayin ozel davetiyle 4 yil boyunca Silahlı Kuvvetler Akademisi ve Harp Akademilerinde askerlere ders veriyor. Harp Akademileri, Silahlı Kuvvetler Akademisi, öyle herhangi bir kisinin ulu orta ders verebilecegi bir yer degil. (8)

Ahmet Toros cocugu mu?

Davutoglu ailesinin Kirim Karay kokenli oldugunu biliyoruz(9). Yani kendisi Toros cocugu, Konya koylusu kesinlikle degil. Kirim ile olan iliskisinin bir garip yani da var. Rusya Kirim'i isgal ettiginde disisleri bakani gorevinde olan Davutoglu, bu isgale karsi cok zayif tepki vermesiyle dikkati cekiyor. Her ne kadar Kirim'li liderler ile gorusse de, Turkiye Kirim'in isgaline karsi Rusya'ya bir nota dahi vermiyor. Hatta Turkiye' Kirimin isgaline karsi, Avrupa'li devletlerden daha zayif bir tepki veriyor. Bu yuzden de Kirim'in isgali "Milliyetci" ve "Musluman" Turkiye'de cok tartisilmiyor. Davutoglu bir nevi Kirim isgalini yumusatarak kabul ettirmis oluyor.
Davudi (Davutoglu'nun farscasi)sozcugunun ayrica Farsca'da "Musevi" yerine kullanildigini bir kenara not edelim.

Ama bu Davutoglu ismi buyuk ihtimalle Karay Yahudi inancinin kurucusu Annan Davudoglu'na (Annan Bin Davud) referansi.(10)

Karay yahudiligi tarikati Ananism'in kurucusu Annan Davudoglu, Halife El-Mansur zamaninda ana akim yahudiler tarafindan yahudi dininde bozgunculuk cikardigi suclamasiyla (Osmanli zamaninda yahudilerin Sabatay Sevi'yi sucladiklari gibi) hapse attiriliyor. Davutoglu, hapiste Imam-i Azam Ebu Hanife ile tanisiyor. Ebu Hanife'nin Kuran' ayetlerinin te'vil ile yorumlanmasi metodunu Tevrat'in esoterik yorumlanmasi olarak prensip yapiyor ve halife El-Mansur'a karsi kendini boyle savunuyor - ve serbest birakiliyor.

Annan Davudoglu'ndan Ahmet Davutoglu'na donelim. Icinde bulundugu siyasi olusum vucudlarindan cikardiklari Milli Gorus gomlegi yerine Turkiye'ye iki gomlegi giydirmeyi basardi; "Malezya modeli" ve "Neo Osmanlicilik".

Guya seriat ile yonetilen Malezya'daki ahlaki cozulme, bugun Turkiye'de de goruluyor. Gorunuste dindarlarin yonettigi, Bati'dan her turlu ilerlemeyi alan ama bireysel ozgurluk ve adalet konusunda sinifta kalan Malezya ve bir de "Yeni Turkiye".

Dis politikada ise "Neo Osmanlicilik" ile memleketin ekseni kaydirilmis, ortadogu'daki her pisligin icine girilmis, Sunni aleminin kalbi Suriye ve Misir'i batirmis, El Kaide, boka Hara ve ISID gbi dunyanin her yanindaki teror grubuna lojistik ve silah destegi yapilarak daha once Iran ve Sii mollalariyla iliskilendirilmis terorizm, Davutoglu ekibi sayesinde Sunni Islam ile etiketlenmis.

Konya'dan bir kutlu davet ile dindar Fatih'e tasinan, her vatan evladinin ya sagci, ya solcu oldugu yillarda hic bir tarafa kapilmayan ama materyalist diyalektigin kutsal kitaplarini hifz edip yillarca saklayan, yine bir kutlu davet ile Malezya'ya tasinan, oradan dindarlarin nefes alamadigi bir donemde Silahli Kuvvetler ve Harp Akademisinde Turk ordusunu yonetecek beyin takimina siyaset bilimi dersi veren, AKP'nin 2002'de iktidara gelmesinden 1 sene once Neo-Osmanliciligin kutsal kitabi Stratejil Derinlik'i yazan Davutoglu, hang projenin, hangi planin adami?

Peki ya bir diger Karay Babajanov'a ne demeli? (11)

"..Ziraat Bankası Bank Asya ile görüşmelere başladı, henüz görüşmeler neticelenmedi ama neticelenirse bizim arzu ettiğimiz bir şey oluşur. Ziraat Bankası, Bank Asya'yı alırsa böylece kamunun bir katılım bankası olmuş olur, biz bunu arzu ediyoruz.."(12) - Ali Babacan

Zaman gazetesi Ekonomi Editörü Turhan Bozkurt, Ali Babacan’ın, ‘gizli’ olması gereken görüşmeleri ifşa etmesine tepkiliydi. Aylardır bankaya yönelik olarak süren karalama kampanyasını hatırlatan Bozkurt, 8 Ağustos tarihli yazısında, “İşte size Türk usulü bir finans yöntemi: Önce aktif bir varlık hakkında aşağılayıcı bir biçimde konuş, sonra da onu kapmaya çalış. (…) Maksatları belli: Karala, değerini düşür ve ucuza kapat.” diyordu.


  1. http://en.wikipedia.org/wiki/Simeon_ben_Zemah_Duran
  2. http://www.sabah.com.tr/gundem/2014/10/24/davutoglu-benim-asil-soyadim
  3. http://en.wikipedia.org/wiki/Maimonides
    http://tr.wikipedia.org/wiki/Musa_ibn_Meymun
  4. http://en.wikipedia.org/wiki/Zipporah
  5. http://tr.wikipedia.org/wiki/Davud'un_Y%C4%B1ld%C4%B1z%C4%B1
  6. http://t24.com.tr/haber/ahmet-davutoglu-konyadan-istanbula-malezyadan-universiteye-danismanliktan-basbakanliga,268379
  7. http://www.chabad.org/library/article_cdo/aid/112053/jewish/Hagar.htm
    http://www.hebrewsurnames.com/BUKE
  8. http://www.gazetevatan.com/reha-muhtar-671093-yazar-yazisi-ahmet-davutoglu-nun-ozgecmisindeki-o-inanilmaz-tesaduf-/
  9. http://tr.wikipedia.org/wiki/Karaylar
  10. http://en.wikipedia.org/wiki/Anan_ben_David
  11. http://jhvonline.com/zohar-babajanov-p11100-120.htm
    http://forebears.io/surnames/babajanof
    https://www.facebook.com/dbabajanov
  12. http://www.cnnturk.com/haber/ekonomi/genel/ali-babacan-ziraat-bankasi-bank-asya-ile-gorusuyor


Tuesday, March 31, 2015

Savci cinayeti, RTE ve Berkin Elvan

Hic suphe yok ki, iki silahli eskiyanin bir TC Devletinin bir savcisinin sehid etmesi cok aci bir olaydir. Allah masumlara rahmet eylesin.

Siyasi cinayetlerde, tetigi cekenin kimliginden ziyade, o cinayetten kimin karli cikacagina bakilir.

Savciyi rehin alan DHKP/C, ayni el-Kaide gibi gercek manada hedefi veya tabani olmayan, belli bir kesmin temsilcisi/savascisi gibi poz kesen, ve cok kritik zamanlarda eylem yapan bir orgut.

Ergenekon sorusturmalarindaki tutuklamalar ve desifreler sonucu DHKP/C'nin Turk istihbaratinin icine sizmis karanlik odaklarin kirli islerini yapan bir aygit durumuna geldigi iyice ortaya cikmisti.
Eylemi yapan eskiyalar guya bunu DHKP/C adina Berkin Elvan icin yapmislar.

Bu eylemin Berkin Elvan'i sevenlere, ailesine, Alevi veya sol dusuncelli insanlara faydasi var mi?El-Cevab; yok. Peki zarari var mi? El-cevab: tabi ki. Yani bu eylemin kazanani Alevi veya Sol camia degil.

Boyle bir eylem, kimleri kasir, kimleri provake eder? El cevab: Muhafazakar, devlet ve otorite yanlisi kitleler ve de Alevi toplumuna mesafeli duran sekil ve parti Islamcilari.

Bu eylemin verdigi psikolojik mesaja en yakin mesaj ise RTE ve AKP'nin savundugu "Berkin Elvan aslinda teroristti" ve "Gezi olaylarini duzenleyen capulcularin hepsi Alevi" tezleri.

Yani bu eylemden en karli cikacak odak, 15 yasinda oldurulen Berkin Elvan'i terorist ilan eden, Berkin Elvan'in annesini mitinglerde yuhalatan RTE ve AKP.

Kimsenin kolay kolay silah sokamayacagi yuksek guvenlikli bir devlet kurumuna orgut bayragi ve silahla girebilen eylemcilerin de taseron orgut uyeleri olduklari goz onunde bulundurulursa bu eylemi kimin organize ettigi, bu isten aslinda kimin karli cikacagi cok acik gozukuyor.

Oy kaybeden AKP ve RTE'nin, Gezi parki eylemcilerinin cadirlarini yaktirarak eylemcileri provoke ederken, AKP saflarini siklastirmasi ve oylarini artirmasi gibi bu eylem de belli ki anket sonuclarindan cok tedirgin olan RTE ve AKP'nin yeni bir oyunu.

Wednesday, March 4, 2015

Bir hamle olarak Diyalog, BOP, Iran ve Irancilar

Esbaskanlik gorevini yapan unlu isimler arasinda G.W. Bush ve R.T.E.'nin de bulundugu Buyuk Ortadogu Projesi (BOP)'un Turkiye'de yogun mesai yaptigi yillardi.

Berlin duvarinin yikilmasi ile baslayan surecte Orta Asya ve Ortadogu ulkeleri lider ve ekol sorunu yasiyordu.  Sovyetlerin yikilmasi, her ne kadar sadece sosyalist Dogu Bloku ve Orta Asya ulkelerini etkiledi gibi bilinse de kokeni Sosyalizm olan Baas ideolojisinin de tasfiyesi bu donemde baslamisti.

Bu hengamede Ozal iktidariyla kullerinden yeniden dogan Turkiye devleti'nin elini kolunu baglamak, önünü kesmek ve ayni zamanda Orta Dogu ve Orta Asya cografyalarini da Iran devletine peskes cekmek icin BOP yonetimindeki Ergenekon ve Iran Istihbarati Turkiye'de birlikte calismaya basladi.



Turk toplumunu Alevi-Sunni, Kurt-Turk kamplarinda bolme maksadiyla sirasiyla Musa Anter, Cetin Emec, Turan Dursun, Muammer Aksoy, Bahriye Ucok, Ugur Mumcu'ya suikast ile ortadan kaldirdilar, ayrica Basbaglar ve Sivas Madimak Oteli katliamlarina imza attilar ayrica devleti zayiflatmak icin General Esref Bitlis, Cumhurbaskani Turgut Ozal, Devlet Bakani Adnan Kahveci ve Binbasi Cem Ersever gibi bagimsiz isimleri isbirligiyle ortadan kaldirdilar.

Bugun taraftarlarinca "Superguc" gorulen "Yeni Turkiye"de KCK'nin acik acik vergi toplamasi, bayrak acmasi, mahkemeler kurmasini kimsenin yadirgamadigi gibi o zamanlarda da "Laik Turkiye" Cumhuriyetin'de Iran ajanlarinin bu kadar kolay operasyonlar yapmalarini kimse yadirgamamis, sorgulamamisti.

 BOP projesinin ikinci ayaginin en onemli mihenk tasi ise 1994'te RTE'nin cok ilginc kosullarda Istanbul Belediye Baskani secilerek önünün acilmasiydi. Merkez sag oylar DYP ve ANAP'in guclu aday cikarmasiyla bolunmus (ANAP%22 ve DYP %15) Merkez sol oylar ise yine DSP ve SHP'nin adaylari arasinda (SHP %20, DSP %15) bolunmustu. Boylelikle %25 gibi zayif bir oyla sectirilen RTE'nin aktif BOP gorevi baslamisti. Akabinde RP icerisindeki ayrilikci, cinsiyetci, dinci soyleme sahip Islamci politikacilar, Iran Devleti'nin resmen icinde yeraldigi kitle gosterileri ve Ergenekon'un oynattigi irtica tiyatrolari ile 28 Subat darbesi geldi.

BOP icin 89-93 ve 94-97 donemleri, Turkiye'nin sol-sag, Kurt-Turk, Alevi-Sunni kamplarina ayrilip,  zayiflatilmasi, önünün kesilmesi, askeri acidan Israil'e, devaluasyonlar ve istikrarsizliklar arkasindan ekonomik acidan IMF'ye baglanmasi acisindan basarili bir donem olmustu.

Turk halki ve sivil toplum liderleri ekonomik sikintilar, isimler, sloganlar ve olaylar uzerine gundelik planlarla kafa yormakla mesgulken buyuk oyunu goren Fethullah Gulen'in tavsiyesiyle Hizmet hareketi, 1994 yilinda yani tam bu iki donemin tam ortasinda "Evrensel Barışa Doğru" sloganiyla Gazeteciler ve Yazarlar Vakfi'ni kurdu. GYV ise bilindigi gibi toplumun degisik kesimlerini bir araya getiren bir dizi buyuk profil etkinlikler ile kamplara ayrilan toplumu bir araya getirmeye, tabulari yikmaya, bir zamanlar dunyayi yonetmis ama kucuk korkularin esiri olmus komsusuna ve kardesine dusman haline getirilen Turk toplumunun icinde bulundugu durumu sorgulamasina buyuk katkida bulunmustu. 96 yilinda Hizmet hareketi vitesi artirdi, yuksek profil dini liderler ile yapilan gorusmeler ile dinler arasi diyalog konseptini kuresel olcekte uygulamaya basladi.
Hizmet hareketi 2000li yillarin basinda ise dunyanin hemen hemen her ulkesinde dinlerarasi diyalog calismalarini kurumsallastirdi.

Diyalog calismalariyla Hizmet Hareketi aslinda BOP'a karsi cok guclu bir darbe indirmis boylelikle asirlarca piyonlarla zaman olduren Islam cografyasinda bir kesim ilk defa zalime "şah" çekebilmisti. Degisik din ve milletten ogrencilerin bir arada kardesce egitim gordugu Turk okullari da aslinda bu hamlenin bir parcasiydi.
Tabi BOP'un buna karsiligi yine taseron ekipler uzerinden geldi. Ergenekon ve Iran Istihbarati ve ona bagli "Islamci" kaynaklar, ilk gunden itibaren Hizmet Hareketi'nin dinler arasi diyalog calismalarina karsi kara propaganda calismasina girdi. Hizmet hareketinin diyalog calismalariyla Muslumanlari toptan Hristiyanlastirmaya calistigi iftirasi uzerinden bir suru kitap, film, belgesel vs hazirlanip hem sol, hem Ateist, hem Laik ve Kemalist hem de Islamci cevrelerin medya kanallari uzerinden yogunlukla dagitimini yaptilar. Bu medyanin etkisindeki analitik derinlikten uzak yiginlar ise Ergenekoncularin "Din elden gidiyor" tezlerinde Iranci/Islamci kesim ile birlikte calistiklarini yadirgamiyor, propagandaya kaniyordu.

20 yil boyunca Islami, Laik ve Milli hassasiyeti olan kesimler bu koroyu dinledi, yalanlara inandi. BOP Esbaskani ve Diktator RTE meydanlarda "bunlar papayla el ele kolkola" diye kufurler ederken, Diyanet Isleri Baskani Gormez "Hele hele bazı yerlerde diyalog merkezleri kuruldu. Bu merkezlerde dinlerin ortak yönleri bir araya getirilmek suretiyle adeta melez bir din üretilme çabalarına da şahit olduk" soylemiyle BOP'un mesajini adeta kurumsallastirdi. Boylece BOP, Hizmet hareketinin kendisine "şah" çekmesine bir nevi karsilik verebildi.

It urur kervan yurur derler. BOP'un oyunlari ne Hizmet Hareketi'ini durdurabilir, ne de Allah'in planini.
Yazimizi ilginc bir dinler arasi diyalog haberiyle sonlandiralim.

Dun, (4 Mart 2015) Iran Disisleri bakanligina bagli bir Molla heyeti ile Ermeni Katolik Kilisesi arasinda onemli bir isbirligi anlasmasi imzalandi. Anlasmaya gore
  • Bu iki dini grup Ortadoguda ve dunyanin her yaninda birlikte hareket edecek.  
  • Iki dinin mensuplarina karsi yapilan saldirilara karsi birlikte hareket edilecek. 
  • Sozde Ermeni katliaminin 100. yildonumu beraber anilacak, bu katliami yapan sahislar, gruplar ve ulkeler beraber kinananacak.


Turk milleti (Osmanli, Selcuklu) ve Islam alemine karsi Haclilar'lar isbirligi yapan Şii Safeviler ve Fatimiler'in torunlarinin bugun de boyle bir isbirliginde bulunmasi bizi sasirtmiyor da.. Acaba Halife(!) RTE "Benim Ikinci vatanim Iran, Piskoposlarla elele kolkola" der mi? Ya da Nureddin Sirin Ağacan(!) "Bu nasıl bir “dinler arası diyalog” idi ki" diye patronlarini fircalayan bir yazi dosenir mi?

Peki pis sakalli, filistin posulu "dunya lideri reis" hayrani bitirim Islamci kardesler ne der bu ise?


Thursday, January 15, 2015

Vizesiz geciş BOP'un kilometre taşi mi?

Gectigimiz gunler de Kutahya milletvekili İdris Bal, çok ilginç bir meseleyi meclise taşıdı.

Kutahya milletvekili, Başbakan Davutoğlu ve DB Çavuşoğlu'na yönelttiği soru önergesinde, BOP eşbaşkanının da kurulmasında aktif rol oynadığı Yeni(!) Libya'nın gectigimiz ay icinde neden ciddi sayıda TC vatandaşını sınır dışı ettiğini sordu.

İdris Bal ayrıca Libya'dan kaç kişinin Türkiye'ye giriş yaptığını, kaç kişinin geri döndüğünü de sordu.

***

Dün Zaman'da yayımlanan bir haber yine dikkat çekici idi. Ankara'daki bürosunda suikastle öldürülen Çeçenistan Fahri konsolosu Medet Önlü'nün eşi, kocasının Çeçen savaşçılarının Suriye'ye kaydırılmasına karşı çıktığını, bu yüzden de tehdit edildiğini açıkladı. Medet Önlü suikasti ilginç detaylar içeriyordu. Mesela aynı PKKlı Sakine Cansız'ın suikastında olduğu gibi, kurban katili tanıyordu. Cinayet TBMM'ye çok yakın bir mesafede işlenmişti.

***

Paristeki Charlie Hebdo dergisi suikastine katılan üçüncü şahıs dün Bulgaristan'dan Türkiye'ye (muhtemelen Suriye'ye geçecekti) geçerken yakalandı.

***
Rusların yakalayamadığı Çeçen lider Cevher Dudayevin, MIT'in kendisine temin ettiği uydu telefonunun takip kodunun CIA'ye, oradan da KGB'ye aktarılması sonucu KGB tarafından uydu güdümlü füze ile şehid edilmesi, Çeçen-Rus savaşının yönünü değiştirmiş, Çeçen bağımsızlığını kabul edip ateşkes imzalayan Rusya, tekrar saldırıya geçmiş, Dudayevin vefatının ardından doğan lider boşluğunda Çeçen direnişi içine Vahhabi/Radikal unsurlar enjekte edilip, Çeçen direnişinin prestiji ve aldığı uluslarası destek yerle yeksan edilmişti. Bu domino taşlarının başı Türkiye'den devrilmeye başlamıştı.

***

Bugün neredeyse bütün İŞİD militanlarının Irak ve Suriye'ye Türkiye üzerinden geçtiğini biliyoruz. Suriye kaynaklı haber sitelerinde de TC kimlikli pek çok kişinin ya yakalandığı ya da öldürüldüğü haberi geliyor.

El-Kaideci teroristlere ABD'nin yaptigiasiri siddet ve insanlik disi metodlar iceren muameleler teror retoriginde bir sekilde izah edilebilse de, Turkiye hukumeti veya istihbarat/guvenlik guclerinin ISID teroristlerine hapishanede Internet verdigi, pizza ismarladigi, ISID teroristlerinin hastanede tedavi gordugu haberleri kesinlikle izah edilemez. Peki ulkenin "Musluman ama Laik/demokrat" imajindan izah edilemeyecek "terorist dostu" durumuna nasil gelindi? ***

Insan ister istemeden merak ediyor:


  1. Rusya, Ukrayna, Gürcistan, Bulgaristan, Irak, Iran, Libya, Suriye ve bazı Afrika ülkeleriyle vizelerin kaldırılması BOP kapsamında mı yapılmıştır?
  2. Dış politikamızda herşey çok güzel giderken birden bire bu komşularımızın hepsinde iç karışıkların veya savaşların çıkması vizesiz geçişler sonucu bu ülkelere geçen(taşıdığımız)silahlı illegal güçlerin işi midir?

    Ya da ters mantik uygulayalim, vizesiz geciş mesela Iran gibi komşu ulkelerce duşmanca niyet icinde kullanilmiş midir? Vizesiz geciş sayesinde Iranli mutaşa, hemşire, kuafor, tuccar ve turist kimligiyle ulkemize giriş yapan etki ve saha ajanlari ulkemizde kritik zamanlarda kritik projeler koparmişlar midir?
  3. BOP projesi çerçevesinde yeni İslam coğrafyası haritasının insan kaynakları, sevkiyat, mühimmat ve lojistik işleri müteahhit partisi ve lideri BOP eşbaşkanına mı ihale edilmiştir?
  4. Bekleyen bir sürü önemli mesele varken müteahhit iktidarının ülkenin baştan başını 5 şerit yollarla örmesi bir üst maddedeki lojistik ve sevkiyat ile mi alakalıdır?

    Nazi Almanyasının, etrafındaki komşularına saldırmadan önce Hitlerin ilk iş olarak Almanya'nın her tarafına geniş otobanlar yaptırdığı, bu otoban sayesinde Alman ordusunun Avusturya, Fransa ve Polonya'ya asker ikmalinin bu ülkelerin savunma kuvvetlerinin tahmininden çok çok daha kısa zamanda yapıldığı gerçeğini göz önüne alırsak, Türkiye'deki otoban inşaası ve vizesiz geçişlerin de her ne kadar taşımacılık ve ekonomik getirileri göz ardı edilemez olsalar da "cumayı emevi camisinde kılacağız" söylemi çerçevesinden bakıldığında aslında bir savaş altyapısı olabilmeleri büyük ihtimal.
  5. Ve son soru: 2013 Mayıs'ında TBMM'ye çok yakın mesafede öldürülen Çeçenistan Fahri konsolosu, Suriye'de Esad'a karşı değişik gruplarca sürdürülen savaşta iktidar destekli radikal örgütlerin mesela 2013 Nisan ayından birdenbire en güçlü silahlı grup olarak ortaya çıkan İŞİD'in diğer gruplara karşı elini güçlendirmek için, Diyarbakır emniyet müdürlüğüne iki sokak mesafede şehid edilen Gaffar Okkan cinayetindeki gibi derin devletin işi miydi?