Showing posts with label cemaat. Show all posts
Showing posts with label cemaat. Show all posts

Wednesday, December 2, 2015

Can Dundar, Hasan Karakaya ve Taies Farzan

90'li yillarin basinda, yani Ozal'in tarikat, cemaat ve Islamci gruplarin faaliyetlerini kisitlayan 163. maddeyi kaldirtmasindan sonra RP ve Islamci gruplarin teskilatlanmasinin ivme kazandigi yillarda, Islamci abilerin okudugu 4 gazete vardi; Iste bunlardan ilki Erbakan'a gonul vermis particilerin gazetesi Milli Gazete, ikincisi ise yazar kadrosundaki ideolojik genislik ve cesitlilik ile geleneksel haci amcalari cok ikna edememis, kendini biraz daha entellektuel hisseden, genelde Imam Hatip ogretmenleri cevresinde okunan bugunku AKPli lider kadrosuyla ayni dusunce cizgizindekilerin okudugu Yeni safak, ucuncusu Iran rejiminin Turk "Pravda"si Selam gazetesi, son gazete ise kah RP, kah Iranci, kah da Yeni Safak okurlarinin da okudugu Vakit gazetesiydi.
Yayin politikasi olarak RP'yi desteklese de Vakit, Milli Gazete'nin girmedigi hassas konulara giriyor,  Yeni Safak'in o zamanlar tenezzul etmedigi alt seviyelere kolayca inip belden asagi vurabiliyor, ayrica Turk basininda Iran ile olumlu haber yapan tek gazete olarak Selam gazetesiyle yarisabiliyordu.

Zamanla degisik evrelerden gecen gazete (cogu ayarli olan bu olaylar icin detaylara girmeyecegiz) zamanla gercek kimligini yansitan ismine kavustu (Mahkeme, kapatma, isim haklari vs). Bozkurtlarin, kiratlarin, ari gibi sembollerin kullanildigi Turk politikasi artik bir 'ak-it'e kavusmustu. Sakasi bir yana, Akit gazetesinin onundeki beyaz bekci kopeginin ismi de "Ak it" idi.

Ak-it'in sahibi Karahasanoğlu ailesinin cetevari gecmisi, tecavuz ve teror saldirisindan hukum giymis Huseyin Uzmez ve hangi istihbarat servisine calistigi anlasilamayan Abdurrahman Dilipak bir yana mansetlerini atan Hasan Karakaya cok ilginc bir sahis.

Turkce konusurken murekkep yalamis ilim-irfan erbabinda gorulen Istanbul lehcesinden gayet uzak bir aksan ile konusan Karakaya, "Islamci" gazetedeki yazilarinda da "karinisi satan, O.. cocugu, p..venk, k..ltak, k..pek oglu k.pek" deyimlerle suslemesi, ayrica hemen hemen her kesimden sembol isimlere yonelttigi iftiralari ile Ak-It guruhunun en cok ses cikarani. Bir nevi "Islamci" Yilmaz Ozdil diyebiliriz.

Karakaya ayrica 17 Aralik ile baslayan surecte Hizmet hareketine yapilan pekcok algi operasyonunu kosesinde kurguladigi iftiralar ile baslatan bir sahis.

M. Kutlular'in evladi'nin uyusturucuya kurban gitmesini, Hablemitoglu suikastini, PKK, BBP, MHP ve CHP yonetimini, hatta hukumet yanlisi Vahdet gazeteni "paralel o.. cocuklari"'na baglayan Karakaya, asiri hizdan trafik radarina yakalandiktan sonra "plaka okuyan radar degil paraleli taniyan radar lazim" diyebilecek kadar misyonuna bagli bir eleman.

Kendisinin Fethullah Gulen ile cekilmis agzi kulaklarinda fotograflarini yok edemese de her tasin altina cemaati, her gunahi F. Gulen'e yuklemesindeki performansiyla, alel acele ustu ortulen Ergenekon operasyonunun aslinda neleri gizlediginin ipucunu veriyor. Yuksek ogretim, yargi, is dunyasi, askeriye, emniyet ve medya'da yuzlerce sahte-bayrak elemani olan Ergenekon'un milliyetci, solcu ve ulusalci ekiplerinden bazilari desifre olmus, sadece Islamci ekipleri gizli kalmisti.

Yani bir zamanlar havuz gazetelerinde manset manset basilan Ergenekon semasi, karar alma, operasyon, yargi ve medya vs kanallarindaki ulusalci isimlerin bir de Islamci karsiliklari vardi gizlenen. Iste bu baglamda "Islamci" Yilmaz Ozdil'i ne anlamda kullandigimi aciklamak istiyorum. Yilmaz Ozdil, aslinda bir profilin Ulusalci karsiligi, ayni profilin Islamci karsiligi ise Hasan Karakaya.

Haziran ayindaki yazisinda Can Dundar icin "karisini satan" ifadesini kullanan Hasan Karakaya dun aksam TV ekranlarinda Can Dundar'in ozel hayatiyla ilgili mahalle karilarinin konusacagi detaylari paylasip siyonistlerin en meshur metodu olan karakter katli ile gorevini yerine getirirken aklima geldi. Kahvehane ortamini andiran TV programinda hem Can Dundar'a hem de ailesine hem de paralel yapiya "geciren" Havuz medyasinin guya "mucah-itlik" yapan Hasan Karakaya gibi tiplere kilitlenmis, analitik dusunceden mahrum, komplo teorilerine inanmayi cok seven saf muslumanlara sormak isterim; Can Dundar'in "su samuru" isimli teknede opusurken fotografi servis edilen bayan kim, biliyorlar mi? Ismi Taies Farzan.
Peki nereli bu Taies hanim?

Hani RTE'nin "ikinci vatanim" dedigi ulke var ya..

Anladiniz siz onu.


Wednesday, September 9, 2015

Sürecin bize öğrettikleri

Turk milleti ve Islam alemi, belki de tarihinin en sancili gunlerini yasiyor. Dunyanin dort bir yaninda terorist ve isgalci gruplar Cengiz ve Hassan Sabah’i aratmiyor. Islamci muteaahhitler ve reisleri, korfez seyhleri ve avaneleri Lut kavmini , Babil’i, Sodome ve Gomore’yi andiran asklar pesinde kosuyor. Dusman dort bir yani sarmis ilerliyor, idareciler Haclilarin Ispanyayi isgalini luks saraylarindan izleyen Endulus sultanlari gibi sarhos ve arsa, ihale vb baska sevdalarin pesinde.

Gocmenlerin sisme botunu patlatan Yunan askerleri, polisten kacan gocmenlere celme takan bayan kameraman batinin insanligi kaybettiginin tekrar tekrar bize hatirlatiyor da kendi alemimiz nelerini kaybetmedi ki.

Bu aci surecten cok sey ogrendik, daha kim bilir neler ogrenecegiz. Kendi adima ogrendiklerimin bazilarini listeliyorum:

  • Yamyamlarin Afrika veya Pasifik adalarinda degil, bizzat kendi ulkemizde yasadiklarini, memleketimize siginan gocmenlerin ic organlarini, etlerini, tenlerini, hayatlarini nasil yediklerini gormus ogrenmis olduk.|
  • Soguk savas gunlerinde polisten MIT'ten gizli Islami kitap yazan, dergi basan, muslumanlar arasinda efsane olmus eserleri ve isimleri cok buyuk sair ve yazar tayfasinin cile ile gecen onca yillik dava, emek ve eseri uc bes kurus ugruna cope atabileceklerini ogrenmis olduk.
  • 80 yil boyunca omrunu ilim irfana adamis, gunahtan elini etegini cekmek icin kendini kumbetlere kapamis alimlerin 3-5 milyona kardeslerini satabilecegini ogrenmis olduk.
  • Omur boyu helal-haram kaygisiyla ETI biskuvi bile yememis, camide en on saftan ayrilmamis, evine televizyon sokmamis “Cuma ruzgari” alkolsuz esans kokulu haci amcalarin koskoca bir camia mensuplarini kafirlikle suclayabilecek kadar kaybolabileceklerini ogrenmis olduk.
  • Bir zamanlar buyuk yokluklar ve imkansizliklar icinde “..Sevdalar aldi beni, bildim ben sahibimi..” veya “..sehid tahtinda Rabb’e gulumser..” gibi ezgileri yazan, besteleyen, okuyan, kaydeden o zamanin fedakar mucahid Islamci sair muzisyen agbilerinin gun gelip oturduklari soguk odalar isinip, sirtlarina ithal kumas ceket verildiginde, tenlerine ikinci veya ucunce karilarinin teni dokununca, kiclari deri koltuklu luks jiplere kavusunca yeni sahiplerine yaranmak icin, o saheserleri yaptiklari fakir zamanlarinda onlarin kasetlerini satin alip onlarin o zamanki davalarina sponsor olan cemaat abileri ve ablalarini “israil ajani” ilan edebilecek kadar asagilasacaklarini ogrenmis olduk. Yani bir dansoz Asena veya kusum Aydin gibi tiplerin aslinda O.Karaoglu, U. Isilak, E.Z.Terzi vb yesil popculardan kat ve kat delikanli, karakterli ve serefli olduklarini ogrenmis olduk.
  • Helal, haram konusunda ansiklopedik bilgiye haiz olan, hadis lugatlarini hafzetmis musluman kardeslerin hic dusunmeden Hizmet'teki abi ve ablalarin, dagda tasta okul acip fakir okutan samimi ve cefakar Anadolu insaninin, namuslari, niyetleri, ibadetleri hakkinda uydurulan yalanlara nasil da kanabildiklerini, hatta nasil da bu yalanlara ekleyebildiklerini, yalanlari baskalarina sanki kendileri gormus gibi teblig ettiklerini gorup kitap okuyup da nasil cahil kalinabiliyormus ogrenmis olduk,
  • Cocuklari universite kazanamayinca, veya kazanip barinacak yer bulamayinca, veya okulu bitirp is bulamadiginda, veya bir sekilde kotu insanlarla kotu bir yola dustuklerinde solugu abiler'de, ablalar'da, ve evlerde alan, nesilleri telef olmasin, yersiz, issiz kalmasin, kaybolmasin diye dersane, muesseselerde bir is veya manevi ilgi isteyen tiplerin menfaatleri icin nasil da bu iyilikleri unutabildiklerini gormus ve nankorluk nedir tekrar ogrenmis olduk,
  • Tarihi yuzlerce politik ve ideolojik grupun mucadelesi ile dolu olan Turkiye Cumhuriyeti’nin en omurgasiz, ucuz, kufurbaz, kaba, nobran, vicdansiz, menfaatperest, kaypak, kendiyle celisen, haysiyet yoksunu ve serefsiz ideolojik grubunun Turkiye’nin Islamcilari oldugunu ogrenmis olduk.
  • Insani ideolojisi, dini veya egilimi ile degil, Allah’in da bize emrettigi gibi karakteri ile, dogrulugu ile ve insanligi ile degerlendirmemiz gerektigini ogrenmis olduk.
  • Yanibasimizda Alevi, Ermeni, Solcu, Kurt kardeslerimiz varmis, kardeslerimizi bize unutturanlari ve kardeslerimizi yeniden ogrenmis olduk.
  • Aziz Nesin’in bazi konularda hakli oldugunu ogrenmis olduk.
  • "..Insan aldandi.." ne kadar kolaymis ogrenmis olduk.
  • Hocaefendi’nin en basindan beri ne kadar hakli oldugunu ogrenmis olduk.
  • Siyaset’in seytan isi oldugunu, Ustad’in ne kadar hakli oldugunu ogrenmis olduk.
  • "hak ettiginiz gibi yonetilirsiniz" tefsirli ayetin ne kadar hakli oldugunu tekrar tekrar anlamis ve ogrenmis olduk

Wednesday, March 4, 2015

Bir hamle olarak Diyalog, BOP, Iran ve Irancilar

Esbaskanlik gorevini yapan unlu isimler arasinda G.W. Bush ve R.T.E.'nin de bulundugu Buyuk Ortadogu Projesi (BOP)'un Turkiye'de yogun mesai yaptigi yillardi.

Berlin duvarinin yikilmasi ile baslayan surecte Orta Asya ve Ortadogu ulkeleri lider ve ekol sorunu yasiyordu.  Sovyetlerin yikilmasi, her ne kadar sadece sosyalist Dogu Bloku ve Orta Asya ulkelerini etkiledi gibi bilinse de kokeni Sosyalizm olan Baas ideolojisinin de tasfiyesi bu donemde baslamisti.

Bu hengamede Ozal iktidariyla kullerinden yeniden dogan Turkiye devleti'nin elini kolunu baglamak, önünü kesmek ve ayni zamanda Orta Dogu ve Orta Asya cografyalarini da Iran devletine peskes cekmek icin BOP yonetimindeki Ergenekon ve Iran Istihbarati Turkiye'de birlikte calismaya basladi.



Turk toplumunu Alevi-Sunni, Kurt-Turk kamplarinda bolme maksadiyla sirasiyla Musa Anter, Cetin Emec, Turan Dursun, Muammer Aksoy, Bahriye Ucok, Ugur Mumcu'ya suikast ile ortadan kaldirdilar, ayrica Basbaglar ve Sivas Madimak Oteli katliamlarina imza attilar ayrica devleti zayiflatmak icin General Esref Bitlis, Cumhurbaskani Turgut Ozal, Devlet Bakani Adnan Kahveci ve Binbasi Cem Ersever gibi bagimsiz isimleri isbirligiyle ortadan kaldirdilar.

Bugun taraftarlarinca "Superguc" gorulen "Yeni Turkiye"de KCK'nin acik acik vergi toplamasi, bayrak acmasi, mahkemeler kurmasini kimsenin yadirgamadigi gibi o zamanlarda da "Laik Turkiye" Cumhuriyetin'de Iran ajanlarinin bu kadar kolay operasyonlar yapmalarini kimse yadirgamamis, sorgulamamisti.

 BOP projesinin ikinci ayaginin en onemli mihenk tasi ise 1994'te RTE'nin cok ilginc kosullarda Istanbul Belediye Baskani secilerek önünün acilmasiydi. Merkez sag oylar DYP ve ANAP'in guclu aday cikarmasiyla bolunmus (ANAP%22 ve DYP %15) Merkez sol oylar ise yine DSP ve SHP'nin adaylari arasinda (SHP %20, DSP %15) bolunmustu. Boylelikle %25 gibi zayif bir oyla sectirilen RTE'nin aktif BOP gorevi baslamisti. Akabinde RP icerisindeki ayrilikci, cinsiyetci, dinci soyleme sahip Islamci politikacilar, Iran Devleti'nin resmen icinde yeraldigi kitle gosterileri ve Ergenekon'un oynattigi irtica tiyatrolari ile 28 Subat darbesi geldi.

BOP icin 89-93 ve 94-97 donemleri, Turkiye'nin sol-sag, Kurt-Turk, Alevi-Sunni kamplarina ayrilip,  zayiflatilmasi, önünün kesilmesi, askeri acidan Israil'e, devaluasyonlar ve istikrarsizliklar arkasindan ekonomik acidan IMF'ye baglanmasi acisindan basarili bir donem olmustu.

Turk halki ve sivil toplum liderleri ekonomik sikintilar, isimler, sloganlar ve olaylar uzerine gundelik planlarla kafa yormakla mesgulken buyuk oyunu goren Fethullah Gulen'in tavsiyesiyle Hizmet hareketi, 1994 yilinda yani tam bu iki donemin tam ortasinda "Evrensel Barışa Doğru" sloganiyla Gazeteciler ve Yazarlar Vakfi'ni kurdu. GYV ise bilindigi gibi toplumun degisik kesimlerini bir araya getiren bir dizi buyuk profil etkinlikler ile kamplara ayrilan toplumu bir araya getirmeye, tabulari yikmaya, bir zamanlar dunyayi yonetmis ama kucuk korkularin esiri olmus komsusuna ve kardesine dusman haline getirilen Turk toplumunun icinde bulundugu durumu sorgulamasina buyuk katkida bulunmustu. 96 yilinda Hizmet hareketi vitesi artirdi, yuksek profil dini liderler ile yapilan gorusmeler ile dinler arasi diyalog konseptini kuresel olcekte uygulamaya basladi.
Hizmet hareketi 2000li yillarin basinda ise dunyanin hemen hemen her ulkesinde dinlerarasi diyalog calismalarini kurumsallastirdi.

Diyalog calismalariyla Hizmet Hareketi aslinda BOP'a karsi cok guclu bir darbe indirmis boylelikle asirlarca piyonlarla zaman olduren Islam cografyasinda bir kesim ilk defa zalime "şah" çekebilmisti. Degisik din ve milletten ogrencilerin bir arada kardesce egitim gordugu Turk okullari da aslinda bu hamlenin bir parcasiydi.
Tabi BOP'un buna karsiligi yine taseron ekipler uzerinden geldi. Ergenekon ve Iran Istihbarati ve ona bagli "Islamci" kaynaklar, ilk gunden itibaren Hizmet Hareketi'nin dinler arasi diyalog calismalarina karsi kara propaganda calismasina girdi. Hizmet hareketinin diyalog calismalariyla Muslumanlari toptan Hristiyanlastirmaya calistigi iftirasi uzerinden bir suru kitap, film, belgesel vs hazirlanip hem sol, hem Ateist, hem Laik ve Kemalist hem de Islamci cevrelerin medya kanallari uzerinden yogunlukla dagitimini yaptilar. Bu medyanin etkisindeki analitik derinlikten uzak yiginlar ise Ergenekoncularin "Din elden gidiyor" tezlerinde Iranci/Islamci kesim ile birlikte calistiklarini yadirgamiyor, propagandaya kaniyordu.

20 yil boyunca Islami, Laik ve Milli hassasiyeti olan kesimler bu koroyu dinledi, yalanlara inandi. BOP Esbaskani ve Diktator RTE meydanlarda "bunlar papayla el ele kolkola" diye kufurler ederken, Diyanet Isleri Baskani Gormez "Hele hele bazı yerlerde diyalog merkezleri kuruldu. Bu merkezlerde dinlerin ortak yönleri bir araya getirilmek suretiyle adeta melez bir din üretilme çabalarına da şahit olduk" soylemiyle BOP'un mesajini adeta kurumsallastirdi. Boylece BOP, Hizmet hareketinin kendisine "şah" çekmesine bir nevi karsilik verebildi.

It urur kervan yurur derler. BOP'un oyunlari ne Hizmet Hareketi'ini durdurabilir, ne de Allah'in planini.
Yazimizi ilginc bir dinler arasi diyalog haberiyle sonlandiralim.

Dun, (4 Mart 2015) Iran Disisleri bakanligina bagli bir Molla heyeti ile Ermeni Katolik Kilisesi arasinda onemli bir isbirligi anlasmasi imzalandi. Anlasmaya gore
  • Bu iki dini grup Ortadoguda ve dunyanin her yaninda birlikte hareket edecek.  
  • Iki dinin mensuplarina karsi yapilan saldirilara karsi birlikte hareket edilecek. 
  • Sozde Ermeni katliaminin 100. yildonumu beraber anilacak, bu katliami yapan sahislar, gruplar ve ulkeler beraber kinananacak.


Turk milleti (Osmanli, Selcuklu) ve Islam alemine karsi Haclilar'lar isbirligi yapan Şii Safeviler ve Fatimiler'in torunlarinin bugun de boyle bir isbirliginde bulunmasi bizi sasirtmiyor da.. Acaba Halife(!) RTE "Benim Ikinci vatanim Iran, Piskoposlarla elele kolkola" der mi? Ya da Nureddin Sirin Ağacan(!) "Bu nasıl bir “dinler arası diyalog” idi ki" diye patronlarini fircalayan bir yazi dosenir mi?

Peki pis sakalli, filistin posulu "dunya lideri reis" hayrani bitirim Islamci kardesler ne der bu ise?


Thursday, March 27, 2014

AK-Paramiliterler

Gezi Parki olaylari 2010 sonrasi Turkiye politik tarihi icin cok onemli bir mihenk tasiydi.

Lider ve etrafindaki oligarsik yapi, tam butun muhalefet odaklarini sindirdiklerini dusunurken guclu ve apolitik bir hareket olan Gezi direnisi ile karsilastilar. Basbakan ve cevresi, hakli bir genclik ve halk hareketine karsi duran "kotu adam" imajindan kendilerini korumak icin sivil, cevreci, ozgurlukcu bir hareket olarak baslayan gezi hareketini provoke ettiler. Bir emirle bir sabah protestocu genclerin cadirlari yakildi, silahsiz genclere biber gazi ile saldirildi.

Almanya, Iran ve diger bazi istihbarat organizasyonlari da bu hengameden ekmek yemeye calistilar. Ozellikle Alman ve Iran istihbarati bu gerilimden Alevi-Sunni catismasi cikarmaya calisti - ki bu Iran'in devlet icine yerlestirdigi B. Atalay ve H. Fidan'in etkisindeki liderin de isine geldi. Lider, aleviler ve sol goruslu protestocular uzerinden sag goruslu, milliyetci kesimden oy calmak icin soylemini sertlestirdi. Bizzat BB danismani Y. Akdogan., Gezi olaylarinin kendilerine 3-4 puan kazandirdigini soyledi.

2013 Mayis sonu baslayan ve Turkiye'nin her tarafina yayilan Gezi hareketi, cogu zaman manipule edilse de, ardisira gelen sokak hareketleri halk ve genclik elektrigin toplum uzerindeki etkisini yeniden gozler onune getirdi. Evet, bizdeki sol ve sag genclik gruplarinin kokeni 1940'lara dayanir. Yakin zamanin pek cok etkili ideolog ve siyasetcisi bu gruplarin icinden cikmistir.

Sol kesimdeki daginik genclik gruplari, CHP genclik kollari veya marjinal sol genc gruplar, Gezi olaylari ve artci eylemlerde yer aliken, Turkiye'nin en buyuk politik genclik organizasyonu Ülkü Ocakları, MHP lideri Devlet Bahceli'nin telkinleriyle sakinligini korudu. Muhtemelen iktidarin ekmegine yag surecek olasi bir sag-sol catismasi boylelikle onlenmis oldu.

17 ve 25 Aralik yolsuzluk sorusturmalarindan sonra sokak muhalefeti devam etti ama AKP cevresi de buna seyirci kalmadi. Yolsuzluklari haber yapan medya ofisleri ve iktidarin baskasina ugrayan Gulen hareketinin temsilcileri Turkiye'nin pek cok yerinde sokakta partizan gruplarca darb ve taciz edildi.

Siyasete Özalvari bir yaklasimla, butun egilimleri merkez sagda toplayip iktidara gelen AKP'nin kokleri 1940'lara dayanan sol ve sag genclik orgutleri capinda bir genclik orgutlenmesi yoktur. Genclik tabani olarak gorunen ise sol ve sag genclik gruplari gibi ideoji uretemeyen, politik bir doktrini olmayan, Erdogan'in mitinglerine otobuslerle varoslardan ve sehir disindan tasinan issizler ve Imam Hatip talebeleridir. Bu "seyirci" gruplarin da aktif olarak bu darb ve taciz olaylarini organize edecekleri ihtimal disidir.

Bu olaylardan anlasilan su, AKP de kendi gençliği örgütlemeye basladi. Birdenbire kefen giyip Basbakan'in konvoyunu takip eden "groupie"ler, Zaman ve CHA binasina saldirirken "La ilahe Muhammed" diye slogan atan dindar AKP genclige bir de bu minvalden bakmak lazim.

Zaman zaman kullanilan milliyetci soylem, Suriye krizi uzerinden kasimaya calistigi milliyetci damar, Gezi olaylarindan cikarilmaya calisilan Alevi-sunni kavgasiyla milliyetci gençliği kendi etrafina cekmeye calisan Erdogan, Bahceli'nin Ulkucu gençlik uzerindeki etkisinden dolayı burada istedigini elde edemeyince kendi yandaşlarının Osmanli Ocakları çatısı altında toplanmasına calisiyorlar.

Bu grupun cok ilginc bir oykusu var. 2005'de kuruldugu soylenen, 2011 de MHP ve BBP icindeki Ergenekon sempatizani kucuk bir grupla basladiklari grubun politik yonelisi Erzurum'lu Canpolat kardeslerin yonetime girmesiyle AKP yonune cevirdiler. Turkiye'nin butun dikkatinin Gezi gencligine cekildigi 2013 Haziranda Devlet Bahceli'yle 3 Hilal polemigine girip medyada rol calmaya calistilar.

Burada Canpolat kardeslerin rolu cok onemli. Osmanli Ocaklari'nin lideri Emin Canpolat'in kardesi 2006'da Papa 16. Benedictus'a eylem yapacakları iddiasıyla Emniyet Istihbarat'ca yakalanarak haklarında yasal işlem yapılan Kadir Canpolat! (Bkz: http://www.milliyet.com.tr/2007/03/31/guncel/agun.html).

Ismi, Hrant Dink suikastini Alperen'lere bulastiran derin ekibin icinde olan Kadir Canpolat ayni zamanda Osmanli Ocaklari'nin teşkilatlardan sorumlu baskan yardimcisi.

Kendilerine "kefenli liderin kefenli askerleri" diyen Erzurum merkezli Osmanli Ocakları, AKP'nin Dogu ve Guneydogu bolgeside Turk koken hassasiyetinin belirginlestigi Malatya, Elazig, Erzurum ve Bayburt gibi sehirlerde teskilatlaniyor.

Osmanli Ocaklari baskani Emin Canpolat'in "17 Aralık milletin iradesine kasten yapılmış bir saldırıdır. Elebaşı belli olan suç örgütünün devletimize karşı darbe girişiminde bulundukları ortadadır." (Bkz: http://www.sivildusunce.com/osmanli-ocaklari-17-aralik-darbecileri-yargilanmalidir.html) sozunu hatirlatalim.

Ozetle, AKP'nin yeni genclik kollari Osmanli Ocaklari, Malatya Zirve Cinayeti'nin azmettiriceleri, Hrant Dink suikastinin arkasindaki mihraklar ile Muhsin Yazicioglu suikastinin ustunu orten mihraklarin bulustugu bir yer.

Gayet karanlik gecmisi olan bir yonetim, gayet flu bir ideoloji (Bkz: http://www.osmanliocaklari.net/page/show/33-osmanli-ocaklari-ideolojisi.html) ve partizan bir olusum  ile kolayca neo-faşist gençlik kolları/örgütü haline gelebilecek Osmanli Ocakları, ilerleyen süreçte bu niteliğini aşarak etnik hassasiyeti olan bolgelerde faşist terörün vurucu gücüne dönüşebilir.

Çünkü benzer yapılar, gecmislerinde gençlik örgütü olarak kurulsalar da hiçbir zaman gençlik ile sınırlandırmamış ve kısa sürede ayrilikci şiddet hareketlerine kan akışını sağlayan araç niteliği kazanmıştır.

1453 Kartallari, Kasimpasa 1453, Osmanli Ocaklari, Burakcan Karamanoglu, Berkin Elvan derken..

Allah bu milleti bozgunculardan korusun ve kurtarsin.

Wednesday, January 15, 2014

Nasir ve Erdogan


Nasir ve Erdogan..

Ortadoguyu sekillendiren ve yoneten Selahaddin Eyyubi, Tolunoglullari, Memlukluler, Selcuklular ve Osmanlilar’in anavatani olan Misir ve Turkiye’den cikan 20. Ve 21. Yuzyilin en etkin iki lideri.

Ikisi de uzun boylu ve karizmatik, ikisi de dindar, ikisi de “halk cocugu”…

Nasir, ulkesindeki Musluman gruplari, sosyalistler, hristiyanlar velhasil halkin cogunlugunun destegiyle, ABD’nin de rizasiyla iktidara geldi
Erdogan da ulkesindeki dini gruplari, sosyalistleri, liberalleri, milliyetcileri velhasil halkin cogunlugunu arkasina alip, ABD’nin rizasiyla iktidara geldi.(Erdogan, Basbakan secilmeden once AKP Gelen Baskani sifatiyla ABD baskani George Bush ile gorusebilen ender sahislardandir)

Nasir, Asvan barajinin insaasi, Suveys kanalinin millilestirilmesi, "herkese is ama daha az maas" gibi kalkinma insiyatifleriyle Misir'in ekonomik imajini duzeltti.
Erdogan da cift otobanlar, TOKI sehirlesme projesi, Liman ve Kopru ihaleleri ve Arap sermayesinin ulkede toplanmasi ile ekonomiyi canlandirdi. Turkiye'nin ekonomik imajini duzeltti.

Nasir “Toprak reform” ile somurge yillarinda Misir ic pazarinin sahibi olan feodel gucleri zayiflatip kendine biat eden yeni bir Misir burjuvazisi yaratti. Bu yeni burjuvazi devletin actigi yeni olanaklardan, özellikle toptan ticaret, insaat ve büyük bayindirlik projelerini alarak sonuna kadar faydalandi.
Erdogan, kanuni ve burokratik manevralarla Koc, Karamehmet ve Dogan grubu gibi Eski Turkiye'nin pazar sahiplerinin etkisini zayiflatti. Dogan ve Karamehmet grubunun elindeki medyayi TMSF araciligiyla devlete bagladi. Medya, insaat, yol, bayindirlik, toplu arac alimi ihalelerini kendine bagli yesil bujuvaziye dagitti, boylelikle kendine amade sermaye gruplarinin türeyip gelismesini sagladi.

Nasir, Suveys krizi gibi basarili dis politika hamleleriyle ulkesinin dis politik arenadaki imajini yukselterek ic poltikada elini guclendirdi.
Erdogan, Davos cikisi, BM Guvenlik Kurulu Gecici Uyeligi gibi dis politika hamleleriyle ulkesinin imajini disarida yukseltip iceride kendine manevra alani kazandi.

Nasir, iktidara gelirken destegini aldigi ABD ve kalkinma projelerinde yardimini gordugu Sovyet Rusya'ya ayni anda yanasip denge politikasi izledi.
Erdogan, iktidara gelirken destegini aldigi ABD ve en buyuk dis ticaret ortagi haline getirdigi Rusya'ya ayni anda yanasip denge politikasi izledi.

Nasir, soguk savas yillarinin iki kutuplu dunyasinda, Misir’i  Baglantisizlar Hareketi'ne uye yapip populist ve opportunist bir dis politika izledi
Erdogan, Turkiye’nin NATO kurucu uyesi, AB adayi oldugu halde; Turkiye’yi Cin ve Rusya’nin kurdugu bagimsiz Shanghai grubu’na dahil etme sinyali ile populist ve opportunist bir dis politika izledi.

Nasir doneminde eski devlet mekanizmasina dokunulmadi, bürokraside yapilan birkac düzenlemenin disinda bürokratik yapi oldugu gibi kaldi.
Erdogan doneminde eski devlet mekanizmasina dokunulmadi, Ergenekon ve Balyoz davalarinda buzdaginin gorunen kismi tasfiye edilirken, yapilan birkac düzenlemenin disinda 12 Eylul Anayasasi ve vesayetci bürokratik yapiya hic dokunulmadi.

20 yillik iktidari döneminde Nasir, Misir’in ic ve dis siyasetini oligarsik yetkilerle belirledi.
Erdogan, 10 yili askin iktidari sonunda Turkiye'nin ic ve dis siyasetini danismanlariyla olusturdugu dar bir oligarsik grupla belirlemeye basladi.

1969 yilinda Misir Yargiclar Kulübü’nden cikan yönetime yönelik elestirilerin üzerine Nasir rejimi tarafindan yüzlerce yüksek mahkeme üyesi hakim görevlerinden alinmis ve bosalan yerlere Nasir’a bagli kadrolar yerlestirilmistir. Erdogan, Yargida yaptigi degisikliklerle hirsizlik, ihale yolsuzlugu cezalarinda indirim yapti, sporda sike yapanlara verilen cezalari gecersiz hale getirdi. 3 bakanin karistigi yolsuzluk skandalini ortaya cikan emniyet ve yargi gorevlilerini gorevden aldi, atadigi kadrolar ise siradaki yolsuzluk sorusturmalarinin ustunu orttu. Secim ile gelen HSYK'yi ortadan kaldirmak, butun yetkilerini iktidarin Adalet bakanina vermek ve yargi bagimsizligini ortadan kaldirmak uzere.

Nasir, kurdugu istihbarat teskilati araciligiyla tüm muhaliflerini ortadan kaldirdi
Erdogan, yeniden yapilandirmaya calistigi istihbarat teskilati araciligiyla tüm muhaliflerini ortadan kaldirmaya calisiyor.

Nasir, 1956 yilinda kendisine sahte bir suikast düzenletmis ve bu suikastten Müslüman Kardesler Örgütü’nü sorumlu tutarak Müslüman halk üzerinde yogun baski kurmustur
Erdogan ise, MIT krizi, Genel merkezdeki bocekler gibi sansasyonel operasyonlari, GEZI olaylari ve hukumetinin bulastigi yolsuzluklarin uzerine giden Emniyet Teskilati uzerinden Hizmet hareketine komplo teorileriyle iftirada bulunmus, iftiralarin icine Israil ve ABD gibi dis faktorleri de ekleyerek Hizmet hareketine gonul bagi olan milyonlarca insanin uzerinde baski kurmustur.


Nasir, en güclü muhalefet odagi olan Müslüman Kardesler'i bu grubun lideri Seyyid Kutup'u idam ederek sindirdi
Erdogan, 

  • dindar gruplari ve sagdaki potansiyel lider adaylarinin bazilarini kendine biat ettirerek(Bkz. N. Kurtulmus, S. Soylu) sindirdi. 
  • Erdogan doneminde porno kaset dosyalariyla MHP’nin ici bosaltildi, 
  • uzerinde hicbir leke olmayan en buyuk politik lider ise bir helicopter kazasiyla ortadan kaldirdi (M.Yazicioglu).
  • Kendine biat etmeyen en guclu sivil grup olan Hizmet hareketinin liderini idam ettirmek icin ulkeye cagirdi, bunda basarili olamayinca da medya gruplari uzerinden karakter suikasti baslatti. (Karakter suikasti, sionist metodlarinin en meshurudur)


Nasir, halkin gozunu boyama maksatli Arap Birligi utopyasi ile Suriye ve Misir'i birlestirmeye calisti, proje 3 yil sonra yikildi.
Erdogan, “komsularla sifir sorun politikasi” ile Suriye ve Irak ile vizesiz gecis ve ortak hukumet toplantilari baslatti, fakat iki sene sonra Turkiye’yi bu iki ulkeyle dusman haline getirdi.


Arap aleminin kurtaricisi gozuyle bakilan Nasir, Arap ulkelerinin destegiyle zamansiz bir sekilde 2 defa Israil'e savas acti, ikisinde basarisiz yonetimi sonucu Arap ordulari tarihlerinin en buyuk yenilgilerini tattilar. Israil topraklarini kat kat artirdi.
AKP danisman kadrosu PR ekibi ile cevrelere Halife ve Kudus'un kurtaricisi olarak lanse edilen Erdogan'in Filistin, Suriye, Irak ve Misir'daki butun politikalari cuvalladi. Turkiye “is yapmayan ama laf yapan” bir ulke duruma getirildi, boylelikle Islam dunyasinin liderligine namzet Turkiye Islam dunyasi, AB, ABD, Rusya ve Ortadogu devletleri nezdindeki butun karizmasini kaybetti.


Nasir Islam topraklarini Israil'e kaptirdiktan sonra milyonlarin gozu onunde aglayarak istifa etti.
Erdogan, bakanlari, oglu ve yakinlarinin karistigi yolsuzluk skandallari, Uludere katliami, Turkiye'nin karizmasini defalarca cizdirmesine ragmen hala gorevde. 

O, su anda yolsuzluklari sorusturan savcilari ve emniyet gorevlilerinin yetkilerini ellerinden almayla, Turk Hukuk Sistemi'ni muz cumhuriyetlerinin standardlarinin da gerisine dusurecek yasa degisikliklerini meclisten gecirmekle mesgul.


Ortadoguya sekil veren ve Islam alemini yoneten iki ulkenin halkinin uyutulmasi, bu iki guclu devletin altinin oyulmasi, dinamik, kalabalik ve genc nufusa sahip bu iki ulkenin ahlaken yozlasmasi en cok bu iki lider zamaninda gerceklesti.


20. yuzyilda kahraman olarak gorulen Nasir, bugunun siyasi akli ve politik kritiginden bakildiginda, Misir’a yerlestirilmis basarili bir proje adami olarak goruluyor. Zira, Misir halki ve Islam alemi, tarihlerindeki en buyuk kazigi cok guvendikleri, cok sevdikleri, kendilerinden gordukleri bu lider zamaninda yediler.


21. yuzyila baktigimizda ise,

Erdogan, guclenen orta-asya Turki cumhuriyetleri, zengin korfez ulkeleri ve Arap bahari sonrasi lidersiz kalan ortadogu ulkelerini bir araya getirip guclu bir kuresel lider olma pozisyonundaki Turkiye’yi

  • proje ve soylemlerle bolen (Bkz. KCK, PKK ve toplumdaki kamplasmalar), 
  • Arap sermayesi ile Turkiye ekonomisini canlandirirken ithalat artisi ve kredi karti kullaniminin zirveye cikarip ulkenin cari aciginin Turkiye icin ekonomik bir zaman bombasi haline getirdigi,  
  • hizmet erlerinin calismalariyla Turkiye’nin yurtdisinda kazandigi  sayginlik ve itibari gereksiz retorik ve soylemlerle kaybettiren, 
  • populist projelerle Turkiye ve Islam alemini oyalarken (Bkz. R4bia sloganlari, One Minute, Mavi Marmara) Misir, Irak, Suriye ve Filistin’in Muslumanlara tarihi hezimetler tattiran 

bir proje adami olabilir mi?