Showing posts with label davutoglu. Show all posts
Showing posts with label davutoglu. Show all posts

Sunday, May 10, 2015

Annan ben David oğullarından birisi bir gün..

Ismini belki de buyuk yahudi felsefecisi Tzemach Duran'dan(1) alan Duran Kalkan, atalarinin yasakli oldugu icin vaktinde alamadigi "Davudoglu" soyadini bu yasak kalktigi anda mahkeme karari ile tekrar aliyor.(2)
Ilk esi Meymoune'den  (Ibn Meymun'un takipcisi.. Musa ibn Meymun, buyuk yahudi felsefecisi -3) oglu Ahmet dunyaya geliyor. Ahmet 4 yasindayken Meymune vefat ediyor.

Duran vakit gecirmeden Sephora (yahudi tarihinde Musa'nin esi, Israil'de cok populer bir isim, manasi "guzel' -4) ile evleniyor. Ahmet Sephora'yi oz annesi gibi seviyor.

Baba Kalkan, bir gun aldigi bir ilham neticesinde Istanbul'da muhafazakarlik veya Islamcilik denince akla ilk gelen semtlerden, Fatih semtine gocuyor.

Babasinin babasi kimdir, nedir bilinmez, bu konuda pek bir bilgi yok. Ama "Davutoglu" soyadini alamadiklarinda sectikleri Kalkan soyadi ilginc. Zira, Israil bayragindaki "Davut'un yilzidi" yahudiler arasinda "Davut'un Kalkani" olarak biliniyor (5).  Yani "Davutoglu" olunamiyorsa "Davut Kalkani" olunuyor.
Ahmet'in lise ve universite yillari Turkiye'de sag-sol kavgasinin siddetli yasandigi 1970'lerde geciyor. O yillarda hemen hemen herkesin bir politik tandansi, rabitasi oldugu halde Ahmet apolitik bir kimlige sahip kaliyor.

Ailesinin dindar oldugunu soyleyen Ahmet, ortaokul ve Lise yillarinda Marks ve Stalin'in eserlerini okusa da, üzerine notlar aldığı Stalin’in “Diyalektik ve Tarihsel Materyalizm” kitabını yıllarca muhafaza etse de, ne Sol örgütlere, ne de İslami çizgideki oluşumlara giriyor. Hatta butun ogrenci etkinlikleri, toplantilar ve konserlerden uzak duruyor.(6)

Ahmet universite ve lise yillarinda kimseye bulasmiyor, Sabetayist Prof. Dr. Şerif Mardin himayesinde tezini tamamliyor (6). Prof. Dr. Şerif Mardin, ABD'deki Atlantic Records'un sahibi Arif Mardin'in kuzeni. Arif Mardin'in diger ortagi Ahmet Ertegun'un ise bir Macar yahudisi ile evli ilginc bir kisilik. Hatta Ahmet Ertegun'in babasi Munir Ertegun de cok onemli bir sahsiyet. O kadar onemli ki, vefatindan iki sene sonra, ABD hukumeti, Ertegun'un cenazesini Türkiye’ye Amerikan deniz zirhlisi Missouri ile gonderiyor.
Ahmet Ertegun'den Ahmet Davutoglu'na donuyoruz. Aile cevresinin tavsiyesiyle, Ahmet,  ailesi aslen Afyon'lu olan Sarah (Ibrahim'in esi, yahudi kokenli isim, manasi "prenses") ile evleniyor. Kapali devre evlilik yapiyor bir nevi. A. Necdet Sezer ve Rahsan Ecevit'in de Afyon'lu olduklarini,  bolgenin malum kokenli vatandaslar konusunda gayet bereketli oldugunu ekleyelim.

Bu evlilikten 3 kizlari oluyor; Sephora, Meymune ve Hacer Bike . Hacer'in, Ibrahim'in esi Sara'nin cariyesi oldugunu cogumuz biliriz amma Bike isminin de Kirim Karay ismi olmasina ragmen dunyanin baska yerlerinde de kullanilan bir musevi ismi olmasi gayet ilginc (7).

Universite sonunda hamileri sayesinde tezi basilan ve bir nevi akademik sayginliga kavusan Davutoglu, ABD ve Malezya'dan davet edilmesine ragmen, babasi Duran Kalkan'in dindar/muhafazakar Fatih semtine goctugu gibi, akademik ilerleme pesinde kosacak herkesin dogal olarak sececegi ABD yerine seriat ile yonetilen dogu ulkesi Malezya'ya gidiyor.

Dördüncü bitirdigi "Yön bulma" yarismasinda ozel olarak onore edilen Hacer Bike Davutoglu
Malezya'da kaldigi 4 yil sonrasi Turkiye'ye donen Davutoglu, akademisyen olarak kariyerine devam ediyor. Hatta bir ara Yeni Safak gazetesi ve Aksiyon dergisinde yazilar yaziyor. Turkiye'nin cok sert kirilmalar gecirdigi 90li yillarda, Islami camianin iki onemli yayin organi Aksiyon ve (eski)Yeni Safak'ta yazmasina ragmen Ahmet yine siyasi renk vermiyor.

28 Subat'in en sicak yillarinda, BCG'nin dindar butun burokrat ve akademisyenleri universitelerden ve devlet dailelerinden dikkatle ayikladigi yillarda Ahmet, Genelkurmayin ozel davetiyle 4 yil boyunca Silahlı Kuvvetler Akademisi ve Harp Akademilerinde askerlere ders veriyor. Harp Akademileri, Silahlı Kuvvetler Akademisi, öyle herhangi bir kisinin ulu orta ders verebilecegi bir yer degil. (8)

Ahmet Toros cocugu mu?

Davutoglu ailesinin Kirim Karay kokenli oldugunu biliyoruz(9). Yani kendisi Toros cocugu, Konya koylusu kesinlikle degil. Kirim ile olan iliskisinin bir garip yani da var. Rusya Kirim'i isgal ettiginde disisleri bakani gorevinde olan Davutoglu, bu isgale karsi cok zayif tepki vermesiyle dikkati cekiyor. Her ne kadar Kirim'li liderler ile gorusse de, Turkiye Kirim'in isgaline karsi Rusya'ya bir nota dahi vermiyor. Hatta Turkiye' Kirimin isgaline karsi, Avrupa'li devletlerden daha zayif bir tepki veriyor. Bu yuzden de Kirim'in isgali "Milliyetci" ve "Musluman" Turkiye'de cok tartisilmiyor. Davutoglu bir nevi Kirim isgalini yumusatarak kabul ettirmis oluyor.
Davudi (Davutoglu'nun farscasi)sozcugunun ayrica Farsca'da "Musevi" yerine kullanildigini bir kenara not edelim.

Ama bu Davutoglu ismi buyuk ihtimalle Karay Yahudi inancinin kurucusu Annan Davudoglu'na (Annan Bin Davud) referansi.(10)

Karay yahudiligi tarikati Ananism'in kurucusu Annan Davudoglu, Halife El-Mansur zamaninda ana akim yahudiler tarafindan yahudi dininde bozgunculuk cikardigi suclamasiyla (Osmanli zamaninda yahudilerin Sabatay Sevi'yi sucladiklari gibi) hapse attiriliyor. Davutoglu, hapiste Imam-i Azam Ebu Hanife ile tanisiyor. Ebu Hanife'nin Kuran' ayetlerinin te'vil ile yorumlanmasi metodunu Tevrat'in esoterik yorumlanmasi olarak prensip yapiyor ve halife El-Mansur'a karsi kendini boyle savunuyor - ve serbest birakiliyor.

Annan Davudoglu'ndan Ahmet Davutoglu'na donelim. Icinde bulundugu siyasi olusum vucudlarindan cikardiklari Milli Gorus gomlegi yerine Turkiye'ye iki gomlegi giydirmeyi basardi; "Malezya modeli" ve "Neo Osmanlicilik".

Guya seriat ile yonetilen Malezya'daki ahlaki cozulme, bugun Turkiye'de de goruluyor. Gorunuste dindarlarin yonettigi, Bati'dan her turlu ilerlemeyi alan ama bireysel ozgurluk ve adalet konusunda sinifta kalan Malezya ve bir de "Yeni Turkiye".

Dis politikada ise "Neo Osmanlicilik" ile memleketin ekseni kaydirilmis, ortadogu'daki her pisligin icine girilmis, Sunni aleminin kalbi Suriye ve Misir'i batirmis, El Kaide, boka Hara ve ISID gbi dunyanin her yanindaki teror grubuna lojistik ve silah destegi yapilarak daha once Iran ve Sii mollalariyla iliskilendirilmis terorizm, Davutoglu ekibi sayesinde Sunni Islam ile etiketlenmis.

Konya'dan bir kutlu davet ile dindar Fatih'e tasinan, her vatan evladinin ya sagci, ya solcu oldugu yillarda hic bir tarafa kapilmayan ama materyalist diyalektigin kutsal kitaplarini hifz edip yillarca saklayan, yine bir kutlu davet ile Malezya'ya tasinan, oradan dindarlarin nefes alamadigi bir donemde Silahli Kuvvetler ve Harp Akademisinde Turk ordusunu yonetecek beyin takimina siyaset bilimi dersi veren, AKP'nin 2002'de iktidara gelmesinden 1 sene once Neo-Osmanliciligin kutsal kitabi Stratejil Derinlik'i yazan Davutoglu, hang projenin, hangi planin adami?

Peki ya bir diger Karay Babajanov'a ne demeli? (11)

"..Ziraat Bankası Bank Asya ile görüşmelere başladı, henüz görüşmeler neticelenmedi ama neticelenirse bizim arzu ettiğimiz bir şey oluşur. Ziraat Bankası, Bank Asya'yı alırsa böylece kamunun bir katılım bankası olmuş olur, biz bunu arzu ediyoruz.."(12) - Ali Babacan

Zaman gazetesi Ekonomi Editörü Turhan Bozkurt, Ali Babacan’ın, ‘gizli’ olması gereken görüşmeleri ifşa etmesine tepkiliydi. Aylardır bankaya yönelik olarak süren karalama kampanyasını hatırlatan Bozkurt, 8 Ağustos tarihli yazısında, “İşte size Türk usulü bir finans yöntemi: Önce aktif bir varlık hakkında aşağılayıcı bir biçimde konuş, sonra da onu kapmaya çalış. (…) Maksatları belli: Karala, değerini düşür ve ucuza kapat.” diyordu.


  1. http://en.wikipedia.org/wiki/Simeon_ben_Zemah_Duran
  2. http://www.sabah.com.tr/gundem/2014/10/24/davutoglu-benim-asil-soyadim
  3. http://en.wikipedia.org/wiki/Maimonides
    http://tr.wikipedia.org/wiki/Musa_ibn_Meymun
  4. http://en.wikipedia.org/wiki/Zipporah
  5. http://tr.wikipedia.org/wiki/Davud'un_Y%C4%B1ld%C4%B1z%C4%B1
  6. http://t24.com.tr/haber/ahmet-davutoglu-konyadan-istanbula-malezyadan-universiteye-danismanliktan-basbakanliga,268379
  7. http://www.chabad.org/library/article_cdo/aid/112053/jewish/Hagar.htm
    http://www.hebrewsurnames.com/BUKE
  8. http://www.gazetevatan.com/reha-muhtar-671093-yazar-yazisi-ahmet-davutoglu-nun-ozgecmisindeki-o-inanilmaz-tesaduf-/
  9. http://tr.wikipedia.org/wiki/Karaylar
  10. http://en.wikipedia.org/wiki/Anan_ben_David
  11. http://jhvonline.com/zohar-babajanov-p11100-120.htm
    http://forebears.io/surnames/babajanof
    https://www.facebook.com/dbabajanov
  12. http://www.cnnturk.com/haber/ekonomi/genel/ali-babacan-ziraat-bankasi-bank-asya-ile-gorusuyor


Tuesday, March 31, 2015

Savci cinayeti, RTE ve Berkin Elvan

Hic suphe yok ki, iki silahli eskiyanin bir TC Devletinin bir savcisinin sehid etmesi cok aci bir olaydir. Allah masumlara rahmet eylesin.

Siyasi cinayetlerde, tetigi cekenin kimliginden ziyade, o cinayetten kimin karli cikacagina bakilir.

Savciyi rehin alan DHKP/C, ayni el-Kaide gibi gercek manada hedefi veya tabani olmayan, belli bir kesmin temsilcisi/savascisi gibi poz kesen, ve cok kritik zamanlarda eylem yapan bir orgut.

Ergenekon sorusturmalarindaki tutuklamalar ve desifreler sonucu DHKP/C'nin Turk istihbaratinin icine sizmis karanlik odaklarin kirli islerini yapan bir aygit durumuna geldigi iyice ortaya cikmisti.
Eylemi yapan eskiyalar guya bunu DHKP/C adina Berkin Elvan icin yapmislar.

Bu eylemin Berkin Elvan'i sevenlere, ailesine, Alevi veya sol dusuncelli insanlara faydasi var mi?El-Cevab; yok. Peki zarari var mi? El-cevab: tabi ki. Yani bu eylemin kazanani Alevi veya Sol camia degil.

Boyle bir eylem, kimleri kasir, kimleri provake eder? El cevab: Muhafazakar, devlet ve otorite yanlisi kitleler ve de Alevi toplumuna mesafeli duran sekil ve parti Islamcilari.

Bu eylemin verdigi psikolojik mesaja en yakin mesaj ise RTE ve AKP'nin savundugu "Berkin Elvan aslinda teroristti" ve "Gezi olaylarini duzenleyen capulcularin hepsi Alevi" tezleri.

Yani bu eylemden en karli cikacak odak, 15 yasinda oldurulen Berkin Elvan'i terorist ilan eden, Berkin Elvan'in annesini mitinglerde yuhalatan RTE ve AKP.

Kimsenin kolay kolay silah sokamayacagi yuksek guvenlikli bir devlet kurumuna orgut bayragi ve silahla girebilen eylemcilerin de taseron orgut uyeleri olduklari goz onunde bulundurulursa bu eylemi kimin organize ettigi, bu isten aslinda kimin karli cikacagi cok acik gozukuyor.

Oy kaybeden AKP ve RTE'nin, Gezi parki eylemcilerinin cadirlarini yaktirarak eylemcileri provoke ederken, AKP saflarini siklastirmasi ve oylarini artirmasi gibi bu eylem de belli ki anket sonuclarindan cok tedirgin olan RTE ve AKP'nin yeni bir oyunu.

Thursday, December 18, 2014

Bir futbol yazisi

Ortadogudaki sinirlari BOP cercevesinde duzenleme, Israil etrafindakileri etkisiz hale getirme, Iran’in onunu acma ve Sunni Cemaatleri tasfiye etme hedeflerinde BOP Spor’un yeni sezon kadrosunu acikliyoruz.


  1. H. Karaman
    “Karaman’in koyunu sonra cikar oyunu” deyiminin kendisine cok yakistigi sag gosterip sol gostermesiyle meshur Karaman hoca, zor zamanlarda uydurabildigi yaratici fetvalariyla takimini kritik anlarda gol yemekten kurtarmasiyla meshur oldu. Kendisi hem savunmanin/savusturmanin belkemigi, hem de fetvalariyla geriden oyun kurucusu.
  2. A. Dilipak
    Yillarin eskitemedigi sag bek Dilipak, ilerleyen yasin(dan utanmadan)a ragmen sahanin her tarafina kosup gerektiginde sol kanada destek veren, ama sag kanattan yaptigi sinsi ataklariyla hem forvete hem de ortasahaya katkida bulunan gercek bir profesyonel. Sol bek Perincek ile dostluklari cok geriye dayanan Dilipak, uzun dili sayesinde rakip takimi kandirabilme yetenegine de sahip.
  3. L. Erdogan
    BOP Spor’un devsirme oyuncularindan L. Erdogan, defansin en zayif oyuncularindan olmasina ragmen rakibi iyi tanimasi, yalan soylemedeki bitmez tukenmez enerjisi ve kendi iddiasina gore uc harflilerle olan ozel iliskisi sayesinde savunmada kendine yer buldu. Takim kaptani ile sadece soyadini degil, bitmez hirs ve haset karakterini paylasmasiyla biliniyor.
  4. K. Ozdemir
    KOZ lakapli savunmaci, ayni zamanda takimin gizli oyun kurucusu. Ezeli rakipteyken onune gecemedigi gece hayati yuzunden takimdan kovulan KOZ, BOP Spor’in rakip oyunculari ve teknik direktorun taktiklerini cok yakindan bildigi gerekcesiyle yaptigi bir diger transfer. 6 numarali defansif ortasaha Fidan ile onceleri iyi bir ikili olusturan KOZ, isini sessiz ve derinden yapan bir profesyonel. Ayni zamanda menajeri olan babasi Said Ozdemir’in medyada cok yeralmasi ve hakkinda ortada dolasan “beyninde ur var, kanser olmus” gibi sakatlik soylentilerini siddetle reddeden KOZ’un ileride ne tur performans gosterecegi merakla bekleniyor.
  5. D. Perincek
    Uzun suredir sahalarda gozukmeyen yillarin eskitemedigi yirtici sol bek Perincek, rehabilitasyondan ciktiginda "Cemaatin kökünü kazıyacağız! " aciklamasiyla sahalara verdigi aranin kendisini ne kadar motive ettigini gostermisti. Takimin en sadik oyuncularindan "fabrikator" lakapli oyuncu, gerektiginde degisik kanatlarda oynayayip rakibin akilni celebilen, adrese teslim ihbar paslari ve muhtesem manevra kabiliyeti ile biliniyor. Yillarca degisik takimlarda degisik milletten hocalarla calistigi icin, zengin yabanci dil yetenegiyle takimin yabanci oyuncu ve malzemecileriyle koordinasyonunu da Perincek sagliyor.
  6. H. Fidan
    Iranli Ön libero Fidan, defansın önünde görev alarak rakibin hücum varyasyonlarına önde basma, pozisyon bozma görevini üstleniyor. Kaptan Tiran’in hucum varyasyonlarini arkadan destekleyen Fidan, ayni zamanda teknik direktor B.Atalay ile takim arasindaki en onemli kopru.
  7. APO
    7 numarali oyuncu bir nevi takimin “Beckham”i. Her ne kadar hata yapsa, yakalansa, elestirilse de vazgecilmez, medyatik, ve akilli retorik ataklariyla kaptan Tiran’in en yakin destekcisi. Her ne kadar medyaya mutevazi ve mulayim mesajlar verse de kendi takiminin kaptani olma istegi herkesce biliniyor. Apo ayni zamanda yabanci kluplerin de gozde transfer hedeflerinden.
  8. E. Ala
    Kameralarin onunde konusmayi becerememesi ve oyun zekasindan mahrumluguyla elestirilen Ala, yine de Tiran’in en buyuk yardimcilarindan. “Kapiyi kirin alin, gerekirse kanun cikartiriz” ekolunden gelen Ala, bu yetenegi ile stratejik ve operasyonel bir onem arzediyor.
  9. H. Gulerce
    BOP Spor’un bir diger yeni transferi Gulerce, zayif fizigi ve yetenegine ragmen, rakip defansi iyi bildigi gerekcesiyle takima girdi. Ankara Golbasi’nda imara acik arsa karsiligi transfer olan kisa boylu oyuncunun ilk maclardaki salvolari gayet yuksek perdeden olsa da henuz gol sevinci yasamis degil. Ezeli rakipten transfer oldugu icin Ergenekoncu ve Islamci taraftarlarin en ufak hatada kendisine hain gozuyle bakacaklari muhtemel.
  10. Tiran (Kaptan)
    Gençlik yıllarında amatör futbolcu, ilerleyen yaslarinda ise BOP takimi icin profesyonel oyun kurucu olan Tiran, her ne kadar gosteri maclarinda ayağına top değdiği anda önünde cümle savunma Kızıldeniz gibi ikiye ayrılsa da gercek maclarda rakipler, parayla satin alinan yandaslar gibi oynamadigi icin cok basarili bir performans gosteremiyor. BOP takimindaki ilk yillarinda sag gosterip soldan gecmesi, rakipleri her turlu usta ayak oyunlariyla ekarte edebilmesi, kimselere caktirmadan sag ve sol kanat ile ustaca paslasabilmesi ile takimini bugunlere tasiyabilen Tiran, performansin azaldigi su son zamanlarda şike, rakip taraftarilari tahrik edici hareketler, hakem aldatici hareketler, hakemleri tehdit, gerekirse macin iptali gibi cesitli yontemler dahil her maci almak icin oynayan, kaybetmeye hatta hic birseye tahammulu olmayan, son zamanlarda hirs ve ofkesi oyun zekasi ve yeteneginin onune gecen, taraftar, yandas ve takim arkadaslarinin “usta” ve “reis” lakabini taktiklari, Avrupa’da ise “diktator” olarak alinan ilginc ama kariyerinin sonuna yaklasan bir oyuncu.
  11. D. Yarsuvat
    BOP spor'un yeni forveti Yarsuvat, takim kaptani Tiran ile Balyoz davasinda beraber oynamisligi var. Daha onceki forvetlerin dusuk performanslari uzerine takima dahil edilen Yarsuvat, takim kaptani'nin kestigi vergi cezasini Balyoz'daki performansini Sunni Cemaatlere karsi mucadelede de gostermeye calisarak odemek isteyecek.

Yedekler

13. A. Gul
Takimin eski oyun kurucularindan Gul, her ne kadar jubile yapmayi koymussa da, zor zamanlarda rakibi yumusatip takimin imajini kurtarmak icin sahalara inebilir.

14. A. Davutoglu
Etkisiz oldugu icin yedege alinan basarisiz oyuncu, ilk 11’e girebilmek icin cok calisiyor.

15. B. Arinc
Takim kaptani olmayacagi ortaya cikinca jubile karari alan emektar oyuncu Arinc, yine de icindeki umut kirintisi ile yedek klubesinde sabirla bekliyor.

16. S. Tayyar
Ergenekon maclarindaki basarili ataklari ile meshur olan Tayyar, Helin Avsar ile kelepceli pozlari ve “48 saatte aliriz“ palavralarina ragmen ilk 11’e alinmayan bir baska fiyasko. Arinc gibi o da umut kirintisi ile kenarda oturuyor.

17. A.Babacan
Kendisine verilen gorevlerdeki basarisligi nedeniyle yedek klubesine cekilen Babacan, disaridan gelen tekliflere bakiyor.

B. Atalay (Teknik direktor)
BOP Spor’un tecrubeli teknik direktoru B. Atalay, milyarlarca dolar butceye ragmen kurdugu takimin basarisizligindan dolayi klup sahiplerine karsi mahcup. Yakinda yeni transferler veya tak tik degisikliklerine gidebilir. Eger sampiyonlugu kacirirlarsa futbolu birakip Iran’daki ciftligine donecektir.

"Takimda neden 12 numara yok?" sorusuna spor uzmanlar "12 numara halki temsil eder, ama bu BOP ekibinde halk yok" diye gorus bildirdiler.

Monday, September 8, 2014

Bir misyonerin ardindan...

1980'lerde emekli MSP'li "Akinci" genclerin bulustugu Tevhid, Nubihar, Yeryuzu, Haksöz gibi dergilerin satildigi kitabevleri vardi.

Bu kitabevlerinde diger ana akim kitabevlerinin aksine bir tarikat veya cemaate malolmus eserlerden cok Hasan el Benna, Seyyid Kutub gibi Turkiye disinda yetismis Islam alimlerinin eserleri satilir. Bizim kulturumuzun meyvelerinden sufi muzik veya ilahiler yerine yesil popun babasi sayilan Iran Azerilerinin soyledigi devrimci Islami marslar calinirdi.

Sigara icen ama dindar hassasiyetle kahvehanelere soguk bakan, siyasi partilerden hoslanmayan veya meslegi geregi bu ortamdan uzak duran, tarikat ve cemaat silsilesine girmeyi nefsine agir goren pek cok idealist dindar vatandasin, ogrencinin ve IHL ogretmeninin bulusma noktasiydi bu kitabevleri.

Ortam cok masumdur; zira kitap sevgisi, ilim irfan aski ile bir araya gelinmistir. Aileden gorulen geleneksel muhafazakar islam, biraz bayat geldigi icin yeni bir soylem arayisi vardir. Sigara sevilir zira aksakalli muhafazakar buyuklerin aksine Hamaney gibi dini liderler sigaraya cevaz veriyordu. Kitapevlerinin yavas musteri temposu, saatlerce surece cay-sigara muhabbetleri ve propaganda icin en ideal ortamdi.

Zamanla katilim ve parti destegiyle vakfa donusenleri olsa da veya sahipleri sinif atlayip endustri degistirse de zamana direnen kitabevleri muhafazakar nufusun yogunlastigi sehirlerde hala islevlerini surduruyorlar.

Mesela konyadaki bir kitabevi, su anda diplomat ve askerimizi rehin tutan ISID'e militan devsirmekle mesgul. Bursa'daki bir tanesi, Iran Istihbaratinin bati Anadolu irtibat merkezi gibi calisirken, Yalova'daki bir kitabevi Islami kimlik ile PKK yandaslarinin irtibat merkezi olarak calisiyor, Gaziantepteki bir digeri ise devsirme ordusunun evlilik islemlerine bakiyor.

Zira araf'taki dindar vatandaslarin azicik maddi veya ailevi sorunu olanlari, yine zamanla kendilerine sosyal cevre olarak edindikleri kitabevi gruplari sayesinde cok kolay devsirilebiliyor.

25 yil once basladim bu kitabevleriyle olan muhabbetime. Once musterisi olarak, sonra calisani ve sonrasinda mudavimici olarak yillarca ziyaret ettim, yuzlerce insanla tanistim, saatlerce islami meseleler uzerine sohbetler dinledim. Iyi bilirim.

Bir zamanlar Anadolu'nun kucuklu buyuklu ilcelerini dolasip, bu kitabevlerinde dindar vatandaslarla bulusan, gittigi ilcelerde, kitabevi sahiplerinin evlerinde kalan, onlarin ekmegini cayini paylasan, onlarla, o kitabevleri musterileri veya takip edenleri ile yillarca mutemadiyen "Kudus gecesi" faaliyeti duzenleyen bir misyoner bilirdim.

Idealist veya ulku eri demek isterdim ama kendisine misyoner kelimesinin daha cok yakistigini dusunuyorum.
Misyoner abimiz, gittigi gezdigi her yerde; Filistin, "tagut", "Islami Iran devrimi", "Kudus ordusu", mustazaf ve mustekbir terimleri etrafinda kendini dinleyen dindar insanlara uyanik olmalarini, direnmelerini, hazirlikli olmalarini ogutlerdi.

Misyoner abi, bir dizini dikip oturur, cay ve sigarasini icerken, kendisine sorulan her soruya bir misyon disiplini ve ciddiyetine ekledigi hafif gulumsemesiyle muhatabinin gozlerinin icine bakarak cevap verir ve karisindakini kolayca ikna ederdi.

Misyoner abiye gore sunni-sii ayrimi suni bir ayrimdi. Sunni alimlerin bize anlattigi Islam tarihi hatalarla doluydu ve sunni muslumanlar olarak sii alimlerin tarih referanslarini da hesaba katmaliydik. Mut'a veya ehl-i beyt meselesi de bu acidan ele alinmaliydi. O sia ki, ne zaman efendimizin adi gecse oturduklari yerde saygidan ayaga kalkardi. Bize ittihad-i Islam lazimdi.

Bu misyonere gore kurtulusumuz icin once basimizdaki tagut rejim yikilmali, memlekete ilk firsatta Iran'dan rejim ihrac etmeliydik. Iran'in da bize cok muhabbeti ve sevgisi vardi zaten. Bunlar olunca zaten Kudus'un kapilari da bize acilacakti.

Bu misyoner senede bir Anadolu'nun en ucra koselerindeki kitabevlerini bile yanindaki ciraklariyla gezer, yukaridaki terim ve soylemlerini yinelerdi.

Pekcok faaliyetine, toplantisina katildigim misyoner abinin hic Bosna, Azerbaycan, Dogu Turkistan veya Cecenistan gundemi olmuyordu. Gunahlarini almayalalim, kitabevinde Bosna ve Cecenistan gundemdi ama icinde "Turkluk" meselesi olan Azerbaycan-Karabag veya Dogu Turkistan meseleleri hic konusulmazdi.

Aradan yillar gecti. 80ler ve 90lar bitti. Bu kitabevlerinde bulusan, filistin posusu takip sigara cay muhabbeti yapan pis sakalli delikanlilar buyuduler, okullarini bitirdiler, devlet dairelerinde yer sahibi oldular.

Misyoner abi ise bu surecte pis sakallilarin lideri gibi hapise girip cikti. Tabi cikinca da kahraman ilan edildi.

Sonra.

Kitabevleri vakif oldu, bazilari hatta holding.. kitap paralarini, ozel televizyon, dergi, yatirim, bagis paralari takip etti.

Bu evrime paralel, once Refah partili sonra AKP'li belediyeler bizim misyonerin calismalarina sponsor oldular.

Haliyle kitabevi sahiplerinin evlerinde yapilan mutevazi kudus geceleri belediye spor salonlarinda veya meydanlarda yapilir oldu.

Sloganlar ayni slogandi. Kudus hala kurtulmamisti ama subhanallah tagutlar yikilmis iktidar musluman cocuklarin eline gecmistir.

Misyoner abimiz o zamanin pis sakalli cocuklarinin ogretmenleri gibi simdi ozel bir televizyon kanali muduru olmus, belediye, devlet ve istihbaratin imkanlariyla eylemlerin feristahlarini organize etmeye baslamisti. Benim gittigim kitabevinde de durum boyleydi, mudavimi olan pis sakallilar hep bir yerlere gelmislerdi; biri sendika baskani, biri milli egitim muduru, biri belediye baskani, bir digeri ozel televizyon muduru, bir digeri ise bolgenin en buyuk supermarket zincirinin sahibi..

Mavi Marmara olayi donusunde Iran'dan gelen Ayetullahlari havalaninda posterlerle karsilayan bizim misyoner abiydi. Iran devriminde olenlerin resimleriyle 17 yasindaki Furkan'in resimini kolaj yapip Taksim meydaninda gosteri yapan, Furkan'in babasina Ayatollah Kaymakami'nin elini opturen bizim misyoner abiydi.

Ve hatta intihar saldirisina gonderilen Mavi Marmara filosundan kurtulanlari "gazi" sifatiyla Iran'a goturup, bunlara Hamaney'in elini opturen yine bizim misyoner abiydi.

Ve bir gun.

Acilara aliskin musluman cografyasina birgun turnusol kagidi islevi gorecek bir trajedi geldi. Suriye'de ic savas cikti.

Misyoner abi, kendisini kitabevlerinden beri takip eden curuha Esed rejimine Iran'in verdigi destegi bir turlu izah edemedi.

Esed iktidariyla birlikte sunni halka saldiran Hizbullah icin "Hizbullah bizim namusumuzdur" dedi direndi bir ara ama sonra kirli sakallilar ile Iran kirli savasin iki ayri tarafina dusunce bu sefer kitlesini bir arada tutma refleksiyle "Iran elini lutfen Suriye'den ceksin" diye aciklama yapti.

Iran bu, boyle kucuk saygisizliklari affeder mi? Misyoner abinin "rehber" saydigi Hamaney'in haber ajansi, misyoner abiye "haddini bil, ozur dile" mesaji yolladi.

Misyoner abi telasla kavgayi suriye meselesinden mezhep meselesine ceken bir mesasjla bu haber ajansini "fitne cikarmakla" sucladi.

Muhtemelen Iran, Turkiye'deki eski ekibini tasfiye etmeye baslamisti.

Daha sonra.

Simdilerde ayni misyoner abinin ismi, iktidarin uzerini kapamaya calistigi Tevhid-Selam dosyasi ile tekrar gundeme geldi de yazayim dedim.

Misyonerin adi Nureddin Şirin - yaninda gezdirdigi çırağı ise Başbakan Danışmanı Sefer Turan.




Sunday, March 30, 2014

Cyber attack on Turkish news portals

Major non-partisan Turkish news agency websites have been under massive cyber attack since the beginning of the local elections in Turkey.

The website of Taraf newspaper, displayed the following message:

THE LOWLIFES THAT ARE AFRAID OF JOURNALISM, FREEDOM and TARAF
Taraf's website has been under organized cyber attack for a week. The lowlifes that are afraid of journalism, free press and democratic elections again attacked and hacked our website.
They think they achieved however they lost. It became obvious how afraid they are of Taraf and the free press.
They showed us how strong we are, once again. It won't matter to us if you were to send us not cyber, but super soldiers and hitmen.
You can not silence Taraf. We will be back online shortly.


As of 31 March 2014, Turkey's largest circulated newspaper Zaman website is not accessible. Zaman, the most popular and the largest newspaper in Turkey, has been a serious critic of the Erdogan government.

State owned or controlled organizations including Turkish Airlines and major banks were ordered not to advertise through Turkey's most popular newspaper.
Cihan news agency website has been under DDos cyber attack.

Cihan news agency's coverage of previous elections has been praised by both the government and the opposition parties in Turkey for it's speed and reliability.

Cihan is the most successful news agency in delivering polling results among other Turkish media bodies. Agency performs election work on its site for the whole country with around 70,000 personnel.

So far, the following incidents were reported

  1. Cyber attacks on independent, non-partisan news agencies, 
  2. unexplainable power outages in major Turkish cities during counting of votes, 
  3. More than 300 reports to Police accusing the Erdogan government supporters of stealing vote boxes
  4. Thousands of citizens reporting unknown voter registrations at their addresses,
Mr. Erdogan, it's looking all messy.

The election results in Turkey are dubious.

Thursday, March 27, 2014

AK-Paramiliterler

Gezi Parki olaylari 2010 sonrasi Turkiye politik tarihi icin cok onemli bir mihenk tasiydi.

Lider ve etrafindaki oligarsik yapi, tam butun muhalefet odaklarini sindirdiklerini dusunurken guclu ve apolitik bir hareket olan Gezi direnisi ile karsilastilar. Basbakan ve cevresi, hakli bir genclik ve halk hareketine karsi duran "kotu adam" imajindan kendilerini korumak icin sivil, cevreci, ozgurlukcu bir hareket olarak baslayan gezi hareketini provoke ettiler. Bir emirle bir sabah protestocu genclerin cadirlari yakildi, silahsiz genclere biber gazi ile saldirildi.

Almanya, Iran ve diger bazi istihbarat organizasyonlari da bu hengameden ekmek yemeye calistilar. Ozellikle Alman ve Iran istihbarati bu gerilimden Alevi-Sunni catismasi cikarmaya calisti - ki bu Iran'in devlet icine yerlestirdigi B. Atalay ve H. Fidan'in etkisindeki liderin de isine geldi. Lider, aleviler ve sol goruslu protestocular uzerinden sag goruslu, milliyetci kesimden oy calmak icin soylemini sertlestirdi. Bizzat BB danismani Y. Akdogan., Gezi olaylarinin kendilerine 3-4 puan kazandirdigini soyledi.

2013 Mayis sonu baslayan ve Turkiye'nin her tarafina yayilan Gezi hareketi, cogu zaman manipule edilse de, ardisira gelen sokak hareketleri halk ve genclik elektrigin toplum uzerindeki etkisini yeniden gozler onune getirdi. Evet, bizdeki sol ve sag genclik gruplarinin kokeni 1940'lara dayanir. Yakin zamanin pek cok etkili ideolog ve siyasetcisi bu gruplarin icinden cikmistir.

Sol kesimdeki daginik genclik gruplari, CHP genclik kollari veya marjinal sol genc gruplar, Gezi olaylari ve artci eylemlerde yer aliken, Turkiye'nin en buyuk politik genclik organizasyonu Ülkü Ocakları, MHP lideri Devlet Bahceli'nin telkinleriyle sakinligini korudu. Muhtemelen iktidarin ekmegine yag surecek olasi bir sag-sol catismasi boylelikle onlenmis oldu.

17 ve 25 Aralik yolsuzluk sorusturmalarindan sonra sokak muhalefeti devam etti ama AKP cevresi de buna seyirci kalmadi. Yolsuzluklari haber yapan medya ofisleri ve iktidarin baskasina ugrayan Gulen hareketinin temsilcileri Turkiye'nin pek cok yerinde sokakta partizan gruplarca darb ve taciz edildi.

Siyasete Özalvari bir yaklasimla, butun egilimleri merkez sagda toplayip iktidara gelen AKP'nin kokleri 1940'lara dayanan sol ve sag genclik orgutleri capinda bir genclik orgutlenmesi yoktur. Genclik tabani olarak gorunen ise sol ve sag genclik gruplari gibi ideoji uretemeyen, politik bir doktrini olmayan, Erdogan'in mitinglerine otobuslerle varoslardan ve sehir disindan tasinan issizler ve Imam Hatip talebeleridir. Bu "seyirci" gruplarin da aktif olarak bu darb ve taciz olaylarini organize edecekleri ihtimal disidir.

Bu olaylardan anlasilan su, AKP de kendi gençliği örgütlemeye basladi. Birdenbire kefen giyip Basbakan'in konvoyunu takip eden "groupie"ler, Zaman ve CHA binasina saldirirken "La ilahe Muhammed" diye slogan atan dindar AKP genclige bir de bu minvalden bakmak lazim.

Zaman zaman kullanilan milliyetci soylem, Suriye krizi uzerinden kasimaya calistigi milliyetci damar, Gezi olaylarindan cikarilmaya calisilan Alevi-sunni kavgasiyla milliyetci gençliği kendi etrafina cekmeye calisan Erdogan, Bahceli'nin Ulkucu gençlik uzerindeki etkisinden dolayı burada istedigini elde edemeyince kendi yandaşlarının Osmanli Ocakları çatısı altında toplanmasına calisiyorlar.

Bu grupun cok ilginc bir oykusu var. 2005'de kuruldugu soylenen, 2011 de MHP ve BBP icindeki Ergenekon sempatizani kucuk bir grupla basladiklari grubun politik yonelisi Erzurum'lu Canpolat kardeslerin yonetime girmesiyle AKP yonune cevirdiler. Turkiye'nin butun dikkatinin Gezi gencligine cekildigi 2013 Haziranda Devlet Bahceli'yle 3 Hilal polemigine girip medyada rol calmaya calistilar.

Burada Canpolat kardeslerin rolu cok onemli. Osmanli Ocaklari'nin lideri Emin Canpolat'in kardesi 2006'da Papa 16. Benedictus'a eylem yapacakları iddiasıyla Emniyet Istihbarat'ca yakalanarak haklarında yasal işlem yapılan Kadir Canpolat! (Bkz: http://www.milliyet.com.tr/2007/03/31/guncel/agun.html).

Ismi, Hrant Dink suikastini Alperen'lere bulastiran derin ekibin icinde olan Kadir Canpolat ayni zamanda Osmanli Ocaklari'nin teşkilatlardan sorumlu baskan yardimcisi.

Kendilerine "kefenli liderin kefenli askerleri" diyen Erzurum merkezli Osmanli Ocakları, AKP'nin Dogu ve Guneydogu bolgeside Turk koken hassasiyetinin belirginlestigi Malatya, Elazig, Erzurum ve Bayburt gibi sehirlerde teskilatlaniyor.

Osmanli Ocaklari baskani Emin Canpolat'in "17 Aralık milletin iradesine kasten yapılmış bir saldırıdır. Elebaşı belli olan suç örgütünün devletimize karşı darbe girişiminde bulundukları ortadadır." (Bkz: http://www.sivildusunce.com/osmanli-ocaklari-17-aralik-darbecileri-yargilanmalidir.html) sozunu hatirlatalim.

Ozetle, AKP'nin yeni genclik kollari Osmanli Ocaklari, Malatya Zirve Cinayeti'nin azmettiriceleri, Hrant Dink suikastinin arkasindaki mihraklar ile Muhsin Yazicioglu suikastinin ustunu orten mihraklarin bulustugu bir yer.

Gayet karanlik gecmisi olan bir yonetim, gayet flu bir ideoloji (Bkz: http://www.osmanliocaklari.net/page/show/33-osmanli-ocaklari-ideolojisi.html) ve partizan bir olusum  ile kolayca neo-faşist gençlik kolları/örgütü haline gelebilecek Osmanli Ocakları, ilerleyen süreçte bu niteliğini aşarak etnik hassasiyeti olan bolgelerde faşist terörün vurucu gücüne dönüşebilir.

Çünkü benzer yapılar, gecmislerinde gençlik örgütü olarak kurulsalar da hiçbir zaman gençlik ile sınırlandırmamış ve kısa sürede ayrilikci şiddet hareketlerine kan akışını sağlayan araç niteliği kazanmıştır.

1453 Kartallari, Kasimpasa 1453, Osmanli Ocaklari, Burakcan Karamanoglu, Berkin Elvan derken..

Allah bu milleti bozgunculardan korusun ve kurtarsin.

Erdogan Government's election driven war plans

Erdogan government baned YouTube after a leaked conversation between Turkish Intelligence Chief Hakan Fidan and FM Ahmet Davutoğlu was published on the video sharing platform.

The leaked sound recording details Erdogan's thoughts that an attack on Syria must be seen as an opportunity for AKP before the elections on March 30.

Intelligence chief Fidan talks about having four of his men in Syria to attack Turkey to make up a cause of war.

Soon after the recordings were leaked, FM Davutoglu said the leaked recording of top officials discussing the Syria operation was "partially manipulated" and is a "wretched attack" on national security.

The full transcript of the video is below. The video has been removed from YouTube and vimeo.

ELECTION DRIVEN WAR PLANS – I 

PART 1
Ahmet Davutoğlu:
“Prime Minister said that in current conjuncture, this attack (on Suleiman Shah Tomb) must be seen
as an opportunity for us.”
Hakan Fidan:
“I’ll send 4 men from Syria, if that’s what it takes. I’ll make up a cause of war by ordering a missile
attack on Turkey; we can also prepare an attack on Suleiman Shah Tomb if necessary.”
Feridun Sinirlioğlu:
“Our national security has become a common, cheap domestic policy outfit.”
Yaşar Güler:
“It’s a direct cause of war. I mean, what’re going to do is a direct cause of war.”
--------
FIRST SCREEN:
Ahmet Davutoğlu: I couldn’t entirely understand the other thing; what exactly does our foreign
ministry supposed to do? No, I’m not talking about the thing. There are other things we’re supposed
to do. If we decide on this, we are to notify the United Nations, the Istanbul Consulate of the Syrian
regime, right?
Feridun Sinirlioğlu: But if we decide on an operation in there, it should create a shocking effect. I
mean, if we are going to do so. I don’t know what we’re going to do, but regardless of what we
decide, I don’t think it’d be appropriate to notify anyone beforehand.
Ahmet Davutoğlu: OK, but we’re gonna have to prepare somehow. To avoid any shorts on regarding
international law. I just realized when I was talking to the president (Abdullah Gül), if the Turkish
tanks go in there, it means we’re in there in any case, right?
Yaşar Güler: It means we’re in, yes.
Ahmet Davutoğlu: Yeah, but there’s a difference between going in with aircraft and going in with
tanks…
SECOND SCREEN:
Yaşar Güler: Maybe we can tell the Syrian consulate general that, ISIL is currently working alongside
the regime, and that place is Turkish land. We should definitely…
Ahmet Davutoğlu: But we have already said that, sent them several diplomatic notes.
Yaşar Güler: To Syria… Feridun Sinirlioğlu: That’s right.
Ahmet Davutoğlu: Yes, we’ve sent them countless times. Therefore, I’d like to know what our Chief
of Staff’s expectations from our ministry.
Yaşar Güler: Maybe his intent was to say that, I don’t really know, he met with Mr. Fidan.
Hakan Fidan: Well, he did mention that part but we didn’t go into any further details.
Yaşar Güler: Maybe that was what he meant… A diplomatic note to Syria?
Hakan Fidan: Maybe the Foreign Ministry is assigned with coordination…
THIRD SCREEN:
Ahmet Davutoğlu: I mean, I could coordinate the diplomacy but civil war, the military…
Feridun Sinirlioğlu: That’s what I told back there. For one thing, the situation is different. An
operation on ISIL has solid ground on international law. We’re going to portray this is Al-Qaeda,
there’s no distress there if it’s a matter regarding Al-Qaeda. And if it comes to defending Suleiman
Shah Tomb, that’s a matter of protecting our land.
Yaşar Güler: We don’t have any problems with that.
Hakan Fidan: Second after it happens, it’ll cause a great internal commotion (several bombing events
is bound to happen within). The border is not under control…
Feridun Sinirlioğlu: I mean, yes, the bombings are of course going to happen. But I remember our
talk from 3 years ago…
Yaşar Güler: Mr. Fidan should urgently receive back-up and we need to help him supply guns and
ammo to rebels. We need to speak with the minister. Our Interior Minister, our Defense Minister.
We need to talk about this and reach a resolution sir.
Ahmet Davutoğlu: How did we get specials forces into action when there was a threat in Northern
Iraq? We should have done so in there, too. We should have trained those men. We should have sent
men. Anyway, we can’t do that, we can only do what diplomacy…
Feridun Sinirlioğlu: I told you back then, for God’s sake, general, you know how we managed to get
those tanks in, you were there.
Yaşar Güler: What, you mean our stuff?
Feridun Sinirlioğlu: Yes, how do you think we’ve managed to rally our tanks into Iraq? How? How did
manage to get special forces, the battalions in? I was involved in that. Let me be clear, there was no
government decision on that, we have managed that just with a single order.
FOURTH SCREEN:
Yaşar Güler: Well, I agree with you. For one thing, we’re not even discussing that. But there are
different things that Syria can do right now.
Ahmet Davutoğlu: General, the reason we’re saying no this operation is because we know about the
capacity of those men.
Yaşar Güler: Look, sir, isn’t MKE (Mechanical and Chemical Industry Corporation) at minister’s
bidding? Sir, I mean, Qatar is looking for ammo to buy in cash. Ready cash. So, why don’t they just
get it done? It’s at Mr. Minister’s command.
Ahmet Davutoğlu: But there’s the spot we can’t act integratedly, we can’t coordinate.
Yaşar Güler: Then, our Prime Minister can summon both Mr. Defence Minister and Mr. Minister at
the same time. Then he can directly talk to them.
Ahmet Davutoğlu: We, Mr. Siniroğlu and I, have literally begged Mr. Prime Minster for a private
meeting, we said that things were not looking so bright.
FIFTH SCREEN:
Yaşar Güler: Also, it doesn’t have to be crowded meeting. Yourself, Mr. Defence Minister, Mr.
Interior Minister and our Chief of Staff, the four of you are enough. There’s no need for a crowd.
Because, sir, the main need there is guns and ammo. Not even guns, mainly ammo. We’ve just talked
about this, sir. Let’s say we’re building an army down there, 1000 strong. If we get them into that war
without previously storing a minimum of 6-months’ worth of ammo, these men will return to us after
two months.
Ahmet Davutoğlu: They’re back already.
Yaşar Güler: They’ll return to us, sir.
Ahmet Davutoğlu: They’ve came back from… What was it? Çobanbey.
Yaşar Güler: Yes, indeed, sir. This matter can’t be just a burden on Mr. Fidan’s shoulders as it is now.
It’s unacceptable. I mean, we can’t understand this. Why?
SIXTH SCREEN:
Ahmet Davutoğlu: That evening we’d reached a resolution. And I thought that things were taking a
turn for the good. Our…
Feridun Sinirlioğlu: We issued the MGK (National Security Council) resolution the day after. Then we
talked with the general…
Ahmet Davutoğlu: And the other forces really do a good follow up on this weakness of ours. You say
that you’re going to capture this place, and that men being there constitutes a risk factor. You pull
them back. You capture the place. You reinforce it and send in your troops again.
Yaşar Güler: Exactly, sir. You’re absolutely right.
Ahmet Davutoğlu: Right? That’s how I interpret it. But after the evacuation, this is not a military
necessity. It’s a whole other thing.
SEVENTH SCREEN
Feridun Sinirlioğlu: There are some serious shifts in global and regional geopolitics. It now can spread
to other places. You said it yourself today, and others agreed… We’re headed to a different game
now. We should be able to see those. That ISIL and all that jazz, all those organizations are extremely
open to manipulation. Having a region made up of organizations of similar nature will constitute a
vital security risk for us. And when we first went into Northern Iraq, there was always the risk of PKK
blowing up the place. If we thoroughly consider the risks and substantiate… As the general just said…
Yaşar Güler: Sir, when you were inside a moment ago, we were discussing just that. Openly. I mean,
armed forces are a “tool” necessary for you in every turn.
Ahmet Davutoğlu: Of course. I always tell the Prime Minister, in your absence, the same thing in
academic jargon, you can’t stay in those lands without hard power. Without hard power, there can
be no soft power.
EIGTH SCREEN
Yaşar Güler: Sir.
Feridun Sinirlioğlu: The national security has been politicized. I don’t remember anything like this in
Turkish political history. It has become a matter of domestic policy. All talks we’ve done on defending
our lands, our border security, our sovereign lands in there, they’ve all become a common, cheap
domestic policy outfit.
Yaşar Güler: Exactly.
Feridun Sinirlioğlu: That has never happened before. Unfortunately but…
Yaşar Güler: I mean, do even one of the opposition parties support you in such a high point of
national security? Sir, is this a justifiable sense of national security?
Feridun Sinirlioğlu: I don’t even remember such a period.
NINTH SCREEN:
Yaşar Güler: In what matter can we be unified, if not a matter of national security of such
importance? None.
Ahmet Davutoğlu: The year 2012, we didn’t do it 2011. If only we’d took serious action back then,
even in the summer of 2012.
Feridun Sinirlioğlu: They were at their lowest back in 2012.
Ahmet Davutoğlu: Internally, they were just like Libya. Who comes in and goes from power is not of
any importance to us. But some things…
Yaşar Güler: Sir, to avoid any confusion, our need in 2011 was guns and ammo. In 2012, 2013 and
today also. We’re in the exact same point. We absolutely need to find this and secure that place.
Ahmet Davutoğlu: Guns and ammo are not a big need for that place. Because we couldn’t get the
human factor in order…


Who is who:

Ahmet Davutoglu: Foreign Minister of Turkey. Has been accused of supporting radical terrorist groups in Syria in order to help the Free Syrian Army.
Yasar Guler: Deputy Chief of Staff Lt. Gen. Turkish Armed Forces
Hakan Fidan: Head of Turkish Secret Service (MIT). Documents and sound recordings exposing Hakan Fidan as an undercover Iran agent working for Iranian Ministry of Intelligence and National Security were leaked last week.
Feridun Sinirlioğlu: Under Secretary of FM Davutoglu. Turkey's former ambassador to Israel.

Suleyman Shah: Grandfather of the founder of the Ottoman empire.


The Tomb of Suleyman Shah is a sovereign exclave of the Republic of Turkey situated in Syria. It is the burial place of Suleyman Shah, the grandfather of Osman I, the founder of the Ottoman Empire. In accordance with Article 9 of the Treaty of Ankara (1921) signed between France and Turkey, the tomb "shall remain, with its appurtenances, the property of Turkey, who may appoint guardians for it and may hoist the Turkish flag there."