Showing posts with label libya. Show all posts
Showing posts with label libya. Show all posts

Wednesday, March 4, 2015

Bir hamle olarak Diyalog, BOP, Iran ve Irancilar

Esbaskanlik gorevini yapan unlu isimler arasinda G.W. Bush ve R.T.E.'nin de bulundugu Buyuk Ortadogu Projesi (BOP)'un Turkiye'de yogun mesai yaptigi yillardi.

Berlin duvarinin yikilmasi ile baslayan surecte Orta Asya ve Ortadogu ulkeleri lider ve ekol sorunu yasiyordu.  Sovyetlerin yikilmasi, her ne kadar sadece sosyalist Dogu Bloku ve Orta Asya ulkelerini etkiledi gibi bilinse de kokeni Sosyalizm olan Baas ideolojisinin de tasfiyesi bu donemde baslamisti.

Bu hengamede Ozal iktidariyla kullerinden yeniden dogan Turkiye devleti'nin elini kolunu baglamak, önünü kesmek ve ayni zamanda Orta Dogu ve Orta Asya cografyalarini da Iran devletine peskes cekmek icin BOP yonetimindeki Ergenekon ve Iran Istihbarati Turkiye'de birlikte calismaya basladi.



Turk toplumunu Alevi-Sunni, Kurt-Turk kamplarinda bolme maksadiyla sirasiyla Musa Anter, Cetin Emec, Turan Dursun, Muammer Aksoy, Bahriye Ucok, Ugur Mumcu'ya suikast ile ortadan kaldirdilar, ayrica Basbaglar ve Sivas Madimak Oteli katliamlarina imza attilar ayrica devleti zayiflatmak icin General Esref Bitlis, Cumhurbaskani Turgut Ozal, Devlet Bakani Adnan Kahveci ve Binbasi Cem Ersever gibi bagimsiz isimleri isbirligiyle ortadan kaldirdilar.

Bugun taraftarlarinca "Superguc" gorulen "Yeni Turkiye"de KCK'nin acik acik vergi toplamasi, bayrak acmasi, mahkemeler kurmasini kimsenin yadirgamadigi gibi o zamanlarda da "Laik Turkiye" Cumhuriyetin'de Iran ajanlarinin bu kadar kolay operasyonlar yapmalarini kimse yadirgamamis, sorgulamamisti.

 BOP projesinin ikinci ayaginin en onemli mihenk tasi ise 1994'te RTE'nin cok ilginc kosullarda Istanbul Belediye Baskani secilerek önünün acilmasiydi. Merkez sag oylar DYP ve ANAP'in guclu aday cikarmasiyla bolunmus (ANAP%22 ve DYP %15) Merkez sol oylar ise yine DSP ve SHP'nin adaylari arasinda (SHP %20, DSP %15) bolunmustu. Boylelikle %25 gibi zayif bir oyla sectirilen RTE'nin aktif BOP gorevi baslamisti. Akabinde RP icerisindeki ayrilikci, cinsiyetci, dinci soyleme sahip Islamci politikacilar, Iran Devleti'nin resmen icinde yeraldigi kitle gosterileri ve Ergenekon'un oynattigi irtica tiyatrolari ile 28 Subat darbesi geldi.

BOP icin 89-93 ve 94-97 donemleri, Turkiye'nin sol-sag, Kurt-Turk, Alevi-Sunni kamplarina ayrilip,  zayiflatilmasi, önünün kesilmesi, askeri acidan Israil'e, devaluasyonlar ve istikrarsizliklar arkasindan ekonomik acidan IMF'ye baglanmasi acisindan basarili bir donem olmustu.

Turk halki ve sivil toplum liderleri ekonomik sikintilar, isimler, sloganlar ve olaylar uzerine gundelik planlarla kafa yormakla mesgulken buyuk oyunu goren Fethullah Gulen'in tavsiyesiyle Hizmet hareketi, 1994 yilinda yani tam bu iki donemin tam ortasinda "Evrensel Barışa Doğru" sloganiyla Gazeteciler ve Yazarlar Vakfi'ni kurdu. GYV ise bilindigi gibi toplumun degisik kesimlerini bir araya getiren bir dizi buyuk profil etkinlikler ile kamplara ayrilan toplumu bir araya getirmeye, tabulari yikmaya, bir zamanlar dunyayi yonetmis ama kucuk korkularin esiri olmus komsusuna ve kardesine dusman haline getirilen Turk toplumunun icinde bulundugu durumu sorgulamasina buyuk katkida bulunmustu. 96 yilinda Hizmet hareketi vitesi artirdi, yuksek profil dini liderler ile yapilan gorusmeler ile dinler arasi diyalog konseptini kuresel olcekte uygulamaya basladi.
Hizmet hareketi 2000li yillarin basinda ise dunyanin hemen hemen her ulkesinde dinlerarasi diyalog calismalarini kurumsallastirdi.

Diyalog calismalariyla Hizmet Hareketi aslinda BOP'a karsi cok guclu bir darbe indirmis boylelikle asirlarca piyonlarla zaman olduren Islam cografyasinda bir kesim ilk defa zalime "şah" çekebilmisti. Degisik din ve milletten ogrencilerin bir arada kardesce egitim gordugu Turk okullari da aslinda bu hamlenin bir parcasiydi.
Tabi BOP'un buna karsiligi yine taseron ekipler uzerinden geldi. Ergenekon ve Iran Istihbarati ve ona bagli "Islamci" kaynaklar, ilk gunden itibaren Hizmet Hareketi'nin dinler arasi diyalog calismalarina karsi kara propaganda calismasina girdi. Hizmet hareketinin diyalog calismalariyla Muslumanlari toptan Hristiyanlastirmaya calistigi iftirasi uzerinden bir suru kitap, film, belgesel vs hazirlanip hem sol, hem Ateist, hem Laik ve Kemalist hem de Islamci cevrelerin medya kanallari uzerinden yogunlukla dagitimini yaptilar. Bu medyanin etkisindeki analitik derinlikten uzak yiginlar ise Ergenekoncularin "Din elden gidiyor" tezlerinde Iranci/Islamci kesim ile birlikte calistiklarini yadirgamiyor, propagandaya kaniyordu.

20 yil boyunca Islami, Laik ve Milli hassasiyeti olan kesimler bu koroyu dinledi, yalanlara inandi. BOP Esbaskani ve Diktator RTE meydanlarda "bunlar papayla el ele kolkola" diye kufurler ederken, Diyanet Isleri Baskani Gormez "Hele hele bazı yerlerde diyalog merkezleri kuruldu. Bu merkezlerde dinlerin ortak yönleri bir araya getirilmek suretiyle adeta melez bir din üretilme çabalarına da şahit olduk" soylemiyle BOP'un mesajini adeta kurumsallastirdi. Boylece BOP, Hizmet hareketinin kendisine "şah" çekmesine bir nevi karsilik verebildi.

It urur kervan yurur derler. BOP'un oyunlari ne Hizmet Hareketi'ini durdurabilir, ne de Allah'in planini.
Yazimizi ilginc bir dinler arasi diyalog haberiyle sonlandiralim.

Dun, (4 Mart 2015) Iran Disisleri bakanligina bagli bir Molla heyeti ile Ermeni Katolik Kilisesi arasinda onemli bir isbirligi anlasmasi imzalandi. Anlasmaya gore
  • Bu iki dini grup Ortadoguda ve dunyanin her yaninda birlikte hareket edecek.  
  • Iki dinin mensuplarina karsi yapilan saldirilara karsi birlikte hareket edilecek. 
  • Sozde Ermeni katliaminin 100. yildonumu beraber anilacak, bu katliami yapan sahislar, gruplar ve ulkeler beraber kinananacak.


Turk milleti (Osmanli, Selcuklu) ve Islam alemine karsi Haclilar'lar isbirligi yapan Şii Safeviler ve Fatimiler'in torunlarinin bugun de boyle bir isbirliginde bulunmasi bizi sasirtmiyor da.. Acaba Halife(!) RTE "Benim Ikinci vatanim Iran, Piskoposlarla elele kolkola" der mi? Ya da Nureddin Sirin Ağacan(!) "Bu nasıl bir “dinler arası diyalog” idi ki" diye patronlarini fircalayan bir yazi dosenir mi?

Peki pis sakalli, filistin posulu "dunya lideri reis" hayrani bitirim Islamci kardesler ne der bu ise?


Thursday, January 15, 2015

Vizesiz geciş BOP'un kilometre taşi mi?

Gectigimiz gunler de Kutahya milletvekili İdris Bal, çok ilginç bir meseleyi meclise taşıdı.

Kutahya milletvekili, Başbakan Davutoğlu ve DB Çavuşoğlu'na yönelttiği soru önergesinde, BOP eşbaşkanının da kurulmasında aktif rol oynadığı Yeni(!) Libya'nın gectigimiz ay icinde neden ciddi sayıda TC vatandaşını sınır dışı ettiğini sordu.

İdris Bal ayrıca Libya'dan kaç kişinin Türkiye'ye giriş yaptığını, kaç kişinin geri döndüğünü de sordu.

***

Dün Zaman'da yayımlanan bir haber yine dikkat çekici idi. Ankara'daki bürosunda suikastle öldürülen Çeçenistan Fahri konsolosu Medet Önlü'nün eşi, kocasının Çeçen savaşçılarının Suriye'ye kaydırılmasına karşı çıktığını, bu yüzden de tehdit edildiğini açıkladı. Medet Önlü suikasti ilginç detaylar içeriyordu. Mesela aynı PKKlı Sakine Cansız'ın suikastında olduğu gibi, kurban katili tanıyordu. Cinayet TBMM'ye çok yakın bir mesafede işlenmişti.

***

Paristeki Charlie Hebdo dergisi suikastine katılan üçüncü şahıs dün Bulgaristan'dan Türkiye'ye (muhtemelen Suriye'ye geçecekti) geçerken yakalandı.

***
Rusların yakalayamadığı Çeçen lider Cevher Dudayevin, MIT'in kendisine temin ettiği uydu telefonunun takip kodunun CIA'ye, oradan da KGB'ye aktarılması sonucu KGB tarafından uydu güdümlü füze ile şehid edilmesi, Çeçen-Rus savaşının yönünü değiştirmiş, Çeçen bağımsızlığını kabul edip ateşkes imzalayan Rusya, tekrar saldırıya geçmiş, Dudayevin vefatının ardından doğan lider boşluğunda Çeçen direnişi içine Vahhabi/Radikal unsurlar enjekte edilip, Çeçen direnişinin prestiji ve aldığı uluslarası destek yerle yeksan edilmişti. Bu domino taşlarının başı Türkiye'den devrilmeye başlamıştı.

***

Bugün neredeyse bütün İŞİD militanlarının Irak ve Suriye'ye Türkiye üzerinden geçtiğini biliyoruz. Suriye kaynaklı haber sitelerinde de TC kimlikli pek çok kişinin ya yakalandığı ya da öldürüldüğü haberi geliyor.

El-Kaideci teroristlere ABD'nin yaptigiasiri siddet ve insanlik disi metodlar iceren muameleler teror retoriginde bir sekilde izah edilebilse de, Turkiye hukumeti veya istihbarat/guvenlik guclerinin ISID teroristlerine hapishanede Internet verdigi, pizza ismarladigi, ISID teroristlerinin hastanede tedavi gordugu haberleri kesinlikle izah edilemez. Peki ulkenin "Musluman ama Laik/demokrat" imajindan izah edilemeyecek "terorist dostu" durumuna nasil gelindi? ***

Insan ister istemeden merak ediyor:


  1. Rusya, Ukrayna, Gürcistan, Bulgaristan, Irak, Iran, Libya, Suriye ve bazı Afrika ülkeleriyle vizelerin kaldırılması BOP kapsamında mı yapılmıştır?
  2. Dış politikamızda herşey çok güzel giderken birden bire bu komşularımızın hepsinde iç karışıkların veya savaşların çıkması vizesiz geçişler sonucu bu ülkelere geçen(taşıdığımız)silahlı illegal güçlerin işi midir?

    Ya da ters mantik uygulayalim, vizesiz geciş mesela Iran gibi komşu ulkelerce duşmanca niyet icinde kullanilmiş midir? Vizesiz geciş sayesinde Iranli mutaşa, hemşire, kuafor, tuccar ve turist kimligiyle ulkemize giriş yapan etki ve saha ajanlari ulkemizde kritik zamanlarda kritik projeler koparmişlar midir?
  3. BOP projesi çerçevesinde yeni İslam coğrafyası haritasının insan kaynakları, sevkiyat, mühimmat ve lojistik işleri müteahhit partisi ve lideri BOP eşbaşkanına mı ihale edilmiştir?
  4. Bekleyen bir sürü önemli mesele varken müteahhit iktidarının ülkenin baştan başını 5 şerit yollarla örmesi bir üst maddedeki lojistik ve sevkiyat ile mi alakalıdır?

    Nazi Almanyasının, etrafındaki komşularına saldırmadan önce Hitlerin ilk iş olarak Almanya'nın her tarafına geniş otobanlar yaptırdığı, bu otoban sayesinde Alman ordusunun Avusturya, Fransa ve Polonya'ya asker ikmalinin bu ülkelerin savunma kuvvetlerinin tahmininden çok çok daha kısa zamanda yapıldığı gerçeğini göz önüne alırsak, Türkiye'deki otoban inşaası ve vizesiz geçişlerin de her ne kadar taşımacılık ve ekonomik getirileri göz ardı edilemez olsalar da "cumayı emevi camisinde kılacağız" söylemi çerçevesinden bakıldığında aslında bir savaş altyapısı olabilmeleri büyük ihtimal.
  5. Ve son soru: 2013 Mayıs'ında TBMM'ye çok yakın mesafede öldürülen Çeçenistan Fahri konsolosu, Suriye'de Esad'a karşı değişik gruplarca sürdürülen savaşta iktidar destekli radikal örgütlerin mesela 2013 Nisan ayından birdenbire en güçlü silahlı grup olarak ortaya çıkan İŞİD'in diğer gruplara karşı elini güçlendirmek için, Diyarbakır emniyet müdürlüğüne iki sokak mesafede şehid edilen Gaffar Okkan cinayetindeki gibi derin devletin işi miydi?