Showing posts with label irak. Show all posts
Showing posts with label irak. Show all posts

Thursday, January 15, 2015

Vizesiz geciş BOP'un kilometre taşi mi?

Gectigimiz gunler de Kutahya milletvekili İdris Bal, çok ilginç bir meseleyi meclise taşıdı.

Kutahya milletvekili, Başbakan Davutoğlu ve DB Çavuşoğlu'na yönelttiği soru önergesinde, BOP eşbaşkanının da kurulmasında aktif rol oynadığı Yeni(!) Libya'nın gectigimiz ay icinde neden ciddi sayıda TC vatandaşını sınır dışı ettiğini sordu.

İdris Bal ayrıca Libya'dan kaç kişinin Türkiye'ye giriş yaptığını, kaç kişinin geri döndüğünü de sordu.

***

Dün Zaman'da yayımlanan bir haber yine dikkat çekici idi. Ankara'daki bürosunda suikastle öldürülen Çeçenistan Fahri konsolosu Medet Önlü'nün eşi, kocasının Çeçen savaşçılarının Suriye'ye kaydırılmasına karşı çıktığını, bu yüzden de tehdit edildiğini açıkladı. Medet Önlü suikasti ilginç detaylar içeriyordu. Mesela aynı PKKlı Sakine Cansız'ın suikastında olduğu gibi, kurban katili tanıyordu. Cinayet TBMM'ye çok yakın bir mesafede işlenmişti.

***

Paristeki Charlie Hebdo dergisi suikastine katılan üçüncü şahıs dün Bulgaristan'dan Türkiye'ye (muhtemelen Suriye'ye geçecekti) geçerken yakalandı.

***
Rusların yakalayamadığı Çeçen lider Cevher Dudayevin, MIT'in kendisine temin ettiği uydu telefonunun takip kodunun CIA'ye, oradan da KGB'ye aktarılması sonucu KGB tarafından uydu güdümlü füze ile şehid edilmesi, Çeçen-Rus savaşının yönünü değiştirmiş, Çeçen bağımsızlığını kabul edip ateşkes imzalayan Rusya, tekrar saldırıya geçmiş, Dudayevin vefatının ardından doğan lider boşluğunda Çeçen direnişi içine Vahhabi/Radikal unsurlar enjekte edilip, Çeçen direnişinin prestiji ve aldığı uluslarası destek yerle yeksan edilmişti. Bu domino taşlarının başı Türkiye'den devrilmeye başlamıştı.

***

Bugün neredeyse bütün İŞİD militanlarının Irak ve Suriye'ye Türkiye üzerinden geçtiğini biliyoruz. Suriye kaynaklı haber sitelerinde de TC kimlikli pek çok kişinin ya yakalandığı ya da öldürüldüğü haberi geliyor.

El-Kaideci teroristlere ABD'nin yaptigiasiri siddet ve insanlik disi metodlar iceren muameleler teror retoriginde bir sekilde izah edilebilse de, Turkiye hukumeti veya istihbarat/guvenlik guclerinin ISID teroristlerine hapishanede Internet verdigi, pizza ismarladigi, ISID teroristlerinin hastanede tedavi gordugu haberleri kesinlikle izah edilemez. Peki ulkenin "Musluman ama Laik/demokrat" imajindan izah edilemeyecek "terorist dostu" durumuna nasil gelindi? ***

Insan ister istemeden merak ediyor:


  1. Rusya, Ukrayna, Gürcistan, Bulgaristan, Irak, Iran, Libya, Suriye ve bazı Afrika ülkeleriyle vizelerin kaldırılması BOP kapsamında mı yapılmıştır?
  2. Dış politikamızda herşey çok güzel giderken birden bire bu komşularımızın hepsinde iç karışıkların veya savaşların çıkması vizesiz geçişler sonucu bu ülkelere geçen(taşıdığımız)silahlı illegal güçlerin işi midir?

    Ya da ters mantik uygulayalim, vizesiz geciş mesela Iran gibi komşu ulkelerce duşmanca niyet icinde kullanilmiş midir? Vizesiz geciş sayesinde Iranli mutaşa, hemşire, kuafor, tuccar ve turist kimligiyle ulkemize giriş yapan etki ve saha ajanlari ulkemizde kritik zamanlarda kritik projeler koparmişlar midir?
  3. BOP projesi çerçevesinde yeni İslam coğrafyası haritasının insan kaynakları, sevkiyat, mühimmat ve lojistik işleri müteahhit partisi ve lideri BOP eşbaşkanına mı ihale edilmiştir?
  4. Bekleyen bir sürü önemli mesele varken müteahhit iktidarının ülkenin baştan başını 5 şerit yollarla örmesi bir üst maddedeki lojistik ve sevkiyat ile mi alakalıdır?

    Nazi Almanyasının, etrafındaki komşularına saldırmadan önce Hitlerin ilk iş olarak Almanya'nın her tarafına geniş otobanlar yaptırdığı, bu otoban sayesinde Alman ordusunun Avusturya, Fransa ve Polonya'ya asker ikmalinin bu ülkelerin savunma kuvvetlerinin tahmininden çok çok daha kısa zamanda yapıldığı gerçeğini göz önüne alırsak, Türkiye'deki otoban inşaası ve vizesiz geçişlerin de her ne kadar taşımacılık ve ekonomik getirileri göz ardı edilemez olsalar da "cumayı emevi camisinde kılacağız" söylemi çerçevesinden bakıldığında aslında bir savaş altyapısı olabilmeleri büyük ihtimal.
  5. Ve son soru: 2013 Mayıs'ında TBMM'ye çok yakın mesafede öldürülen Çeçenistan Fahri konsolosu, Suriye'de Esad'a karşı değişik gruplarca sürdürülen savaşta iktidar destekli radikal örgütlerin mesela 2013 Nisan ayından birdenbire en güçlü silahlı grup olarak ortaya çıkan İŞİD'in diğer gruplara karşı elini güçlendirmek için, Diyarbakır emniyet müdürlüğüne iki sokak mesafede şehid edilen Gaffar Okkan cinayetindeki gibi derin devletin işi miydi?



Tuesday, December 16, 2014

Neden Osmanlica, Neden Şimdi?

Iran'in bir yandan Bati ile kopruler kurup kapitalist sisteme entegre olmasi, diger yandan Arap baharı ile bütün güç dengeleri reset edilmiş İslam coğrafyasının doğusundan güneyine; Irak, Lubnan, Suriye, Afganistan, Pakistan ve Yemen'deki Şii diasporasını ayaklanmalar ve sıcak çatışmalarla canlandırıp Ortadoğu'daki en güçlü ülke haline gelmesi tarihi bir olaydır. Zira Pers veya Şii jeopolitiği bu topraklarda haçlı seferleri akabindeki fetret döneminde yasadigi kısa süreli Fatımiler donemi veya dar ve bolgesel etkili Safevileri saymazsak Islamın gelişinden beri ilk defa bu kadar güç sahibi olmuşlardır.

İŞİD üzerinden İran Devrim Muhafızları ve Kuzey Irak Kürt yönetimine Ortadoğu'da kontrolsüz harekat imkanı verilmiş, Batılı güçler, kendi topraklarını korumak için tampon bölge kurmasına izin verilmeyen Türkiye'ye vermedikleri manevra alanını İran ve Kürt yönetimlerine bahşetmişlerdir.

Bölgedeki en büyük rakibi Türkiye'de bürokrasinin alt katmanlarını Mutaşa zinciri, üst katmanlarını ise rüşvet ağı ile avuçlarına alan Pers şeytanı, aynen Körfez ülkelerinde de kullandığı bu tuzaklar sayesinde Türkiye'den Osmanlı'nın batış nedenlerinden sayılan kapitülasyonlar ile kıyaslanabilecek önemde politik kazanımlar elde etmiştir. Iki ulke arasinda ticaret, egitim, saglik basta olmak uzere cesitli alanlarda yuzlerce anlasma imzalanmis, hemen hemen her anlasmada Iran'a karsiliksiz tavizler ve imtiyazlar verilmistir.

Cumhurbaşkanı danışmanı S.T., Başbakan vekili B.A. ve istihbaratın başı H.F. direk Iran Devrim Muhafızları Ordusuna bağlı çalışmakta, binlerce Iran ajanı da, iş adamı, din adamı, bilim adamı, pilot, doktor ve hemşire kimlikleriyle Türkiye'nin her yerine sızmıştır.

1950lerden beri masada pazarlığını yaptığımız Avrupa birliği ülkelerine verilmeyen avantajlar İran'a verilmiş, AB ile bir türlü üzerinde uzlaşılamayan uyum anlaşmaları sessiz sedasız Iran ile neredeyse tel taraflı yapılmıştır.
İşte bu noktada Osmanlıca'nın zorunlu olarak müfredata girmesinin nedeni manidardir.

Tiran'ın "isteselerde, istememelerde öğrenecekler" açıklaması akabinde konuyla ilgili görüş bildiren İranlılar, Osmanlıcadaki Farsça kelime sayısı ve gramer etkisi dolayısıyla Türk halkının farsçayı ve fars kültürünü daha kolay hazmedeceği, bunun iki ülke halklarının kaynaşması için son derecede önemli olduğu söylediler. Yani hükümetin Iran güdümlü politikaları sayesinde devlet dairelerine ve para ticaretine kanca atan Iranlılar, Osmanlıca ile de "grass roots" çalışması ile halka da kanca atabilecekler.

Zaten Iran mamulu meyve ve sebzelerinin semt pazarlarini isgali, Iran leblebicilerinin bile Corum'daki leblebi ureticilerine yari fiyatina leblebi satmak icin Iran'dan kalkip gelebilmeleri, Iran'li kuafor ve hemsirelerin Orta anadolu'da peydah olmalari, Dogu ve Guneydogu'daki ortaokul talebelerinin Iran sehirlerine kamplara goturulmeleri, binlerce Alevi dedesinin Şiiligin merkezi Kum sehrine organize bir sekilde goturulmesi organizasyonlariyla grassroots seviyesinde Anadolu halki uzerine calismalar yapmaya baslamisti.

Osmanlı devrinde Anadoluyu şiileştirmek için çalışan Iran ajanları, bunu muhtemelen dil kursları ile "reinforce" edecek. destekleyecek.

Tabi ki buna, özerklik veya bağımsızlık eşiğindeki Kürtlerin konuştuğu Kürtçe'nin de Farsça dil grubundan geldiği gerçeğini unutmadan bakmak lazım.

Memurluk sınavları kriterleri ile oynanması ve muhtemelen ileride Osmanlıca konulu soruların KPSS'ye eklenmesiyle AKP'nin ve Iran sevdalıların arka bahçesi haline gelmiş IHL okullarından mezun kadroların önünü açacağı malumdur. Böylelikle İran, mut'a ve rüşvet ağıyla bağladığı Türkiye'de kurduğu ihanet networkünün geleceğine yatırım yapıyor olabilir.

Tabi ki konunun C.Başkanı nezdindeki değerinin gündem değiştirme ve polemik maksatlı olması arkaplandaki Farsça bağlantısını göz ardı etmemiz için yeterli neden değildir.

Ayrıca şu an iktidarda olan eski İslamcı gelenek politikacılarının Arap Ihvan-I Müslimin geleneğinden doğmuş, Humeyni devriminden en üst derecede etkilenmiş düşünce dünyalarında "Osmanlı" ve "Türk" kavramlarının çok da sevilmediği herkesin malumudur.

Işte bu bağlamdan bakıldığında Osmanlıca ders dayatmasının samimiyeti ve perde arkası tekrar tekrar düşünülmelidir.

Tuesday, August 19, 2014

Secimin galibi

Saibeli 2014 yerel secimlerin aksine cumhurbaskanligi secimleri sonucu pek tartisilmadi.
Mevcut egemenler, yerel secimdeki yuruttukleri yuzlerce usulsuzlukleri trafoya giren kedilerle izah edemeyeceklerini anlayip saglam onlem almis olmalilar.

CHP ve MHP'nin cati adayi ise CHP ve MHP'nin toplamindan daha az oy aldi.

Nihayetinde AKP lideri, cumhurbaskani secilerek, uzun muddet sirf yolsuzluklarina kalkan ihtiyaci nedeniyle siyasette bulunan dostu Berlusconi gibi dokunulmazligini bir muddet daha devam ettirebilecek.

Sifirlanmis bir Milli Egitim, uyusturucu kullanimi ve her turlu kanunsuzluk, gasp ve siddetin rekor sayilara ulastigi iflas etmis bir ic politika, tarihinin en rezil donemini yasayan dis politikaya ragmen olan biteni seyreden efsunlanmis yiginlarin cumhurbaskani secmesi aslinda cok onemli degil.

Ulkenin medyasini, yargisini, emniyet teskilatini, merkez bankasini,  anayasasini, din ve diyanet, tapu ve kadastro islerini padisahlarin bile sahip olamadigi bir guc ve keyfiyetle idare eden birinin cumhurbaskanligi seciminde %52 almasi cok onemli degil.

Ama, 50 bin vatandasimizin katili, din dusmani, uyusturucu ve organ kacakciligi simsari, binlerce polis ve askerimizi sehid eden, onbinlerce dul ve yetimin ahini alan, din dusmani ve irkci bir orgut, "bir cumhurbaskani adayi dusunun baglamadan baska bir sey calmayan.." slogani ile halkin %10'unun oyunu toplamasi cok onemli.

PKK, bu secim sayesinde tarihinde hic olmadigi rahatlikla dogu-bati ayirmadan, Turkiye'nin hemen hemen her kosesinde miting duzenledi.

Hem de bu ulkede yasayan herkesi birbirine baglayan "baglama" sembolunu kullanarak.

Kravatsiz, sanki abdest alacakmis gibi kollarini kivirmis beyaz gomlekli cumhurbaskani adayinin bu ulkede herkesi birbirine baglayan baglamasiyla kapi kapi gezmesi, PKK adina yapilmis en basarili PR calismasidir.

Buradaki en rahatsiz edici noktalardan biri ise, secim surecinde cati aday Ekmeleddin Ihsanoglu'nu tahrik veya asagilamak amacli pek cok iddia ve soruyla gelen yandas medyanin PKK'nin cumhurbaskani adayina bir kere bile "PKK icin, Apo icin ne dusunuyorsunuz" sorusunu soramamasidir. 17 agustos depreminin sicakliginda donemin basbakani Ecevit'e "bunun bir PKK saldiri oldugunu mu dusunuyorsun?" diyebilen medya, PKK'nin adayiyla PKK arasinda hicbir baglanti kuramamis olmali.

Adeta, tum takimin ve hatta rakip takimin defans oyuncularinin bile kendisine gol attirmak icin calisip cabalamasiyla bir liderin naklen yayinlanan gosteri macinda hat-trick yapip 3 gol atabilmesi gibi PKK'nin adayina adeta %10 oy hediye edilmistir.

PKK'ya Turk halkindan %10 oy kotarilmasi ise aslinda hem ic hem de dis politikaya yonelik bir "artik Turkiye, Apo'yu affa, ve bagimsiz bir Kurdistan'a hazirdir" mesajidir.

ISID'in Suriye ve Irak'ta baslattigi Kurt katliamlari tiyatrosunda kacak Kurtleri kurtariveren kahraman rolundeki PKK ise yine uluslarasi arena da baska bir PR calismasini basarili bir sekilde yurutmektedir.

Iste bu cerceveden baktigimizda secimin galibi kesinlikle cumhurbaskani degildir.

Secimin galibi PKK'dir.

Ve dahi secimin galibi,
  • 2006 yilinda basina sizdirilan yeni ortadogu haritasina bizi adim adim tasiyan,
  •  Israil'in iki dusmani ve komsusu Misir ve Suriye'de kaos'u getiren, 
  • Suriye ve Irak'i ISID'e teslim eden, 
  • Turkiye toplumunu psikolojik olarak 3'e bolen, 
  • Mavi Marmara tiyatrosuyla dogu Akdeniz'de Israil'e petrol arama ve donanma bulundurma hakki veren, 
  • Selam-Tevhid ve Izmir Askeri Casusuluk operasyonlarini yuruten emniyet mensuplarina yaptigi operasyonlarla Iran ve diger yabanci servislerini koruyan truva ati,

yani nami-diger BOP esbaskanidir.


Sehid Muhsin baskanin bu konudaki gorusleri ve BOP esbaskaninin cesitli yerlerde soyledikleri bize "belliydi zaten" dedirtiyor.